Bir Fincan Kahve
"Dün akşam yolda gördüm, Seni yıllardan sonra. Bir yabancı gibiydin, Dönüp bakmadın bana. Bunu senden ummazdım, Çok kırıldım ben sana. Bir fincan kahve olsam, Kırk yıl hatırım vardı. Ömrümü sana verdim, Dönüp baksan ne vardı? Belki görmem bir daha, Seni ömrüm boyunca. Üzülüp ağlar mıydın, Öldüğümü duyunca? Eline ne geçerdi, Beni kabre koyunca? Bir fincan kahve olsam, Kırk yıl hatırım vardı. Ömrümü sana verdim, Dönüp baksan ne vardı?" Eski bir şarkı sözü.. Nasıl da dokunuyor derinden.. Bekliyoruz.. Umuyoruz.. Değer verilmek istiyoruz.. Ama beklediğimizi, umduğumuzu göremeyince, hele bir de anlam yüklediğimiz birileri bunu yapıyorsa, hayal kırıklığı yaşıyoruz. Hatta sosyal medyada bile böyle. Bir şey paylaşınca.. İki satır yazınca.. İnsanların karşısına geçip bir kaç kelam edince merak ediyoruz hemen.. Acaba kaç kişi beğendi? Kaç kişi ne yorum yaptı? Ne de hoşumuza gidiyor beğenilmek.. Halbuki hepsi göstermelik.. Kimisi sanal, kimisi yapmacık. Kimisinin...