Hamele-i Arş Meleklerinin Duası

Kur'an-ı Kerim Efendimize (sas) verilen en büyük mucizedir.. onu okurken insan ister istemez farklı duygulara kapılır.. sureler arasında geçiş yaparken adeta birbirini takip eden siir misali bir dille karşılaşır insan.. oysa sureler ve ayetler aynı zamanda birbiri ardınca inmemiştir.. fakat okuyanlar bilir ki hiç bir kopukluk yoktur, hem ses hem de mânâ bakımından..

Zümer sûresini okuyorum. Zümer, kelime olarak topluluk, grup demek.. sûrede öyle bir sahne vardır ki, insanı titretir ve derinden etkiler.. adeta olayların içinde bulur kendini.. Mahşer bitmiş, hesap bitmiş, herkesin nereye gideceği belli olmuştur.. İnsanlar grup grup kalacakları yere sevk edilirler.. Önce cehennemlikler anlatılır, sonra da şu gönüle dokunan ifadelerle cennetlikler: '"Rab'lerine karşı gelmekten sakınanlar ise bölük bölük cennete sevk olunurlar. Nihayet oraya varıp da kapıları açılınca cennet bekçileri "Selâm olsun sizlere, ne mutlu size! Haydi, ebediyyen kalmak üzere, giriniz oraya!" derler. Onlar da şöyle karşılık verirler: "Hamd-ü senalar olsun o Allah'a ki sözünde durdu ve dilediğimiz yerinde oturacağımız şekilde bizi cennete yerleştirdi. Çalışanların mükafatları ne güzelmiş!"

Her ne zaman bu ayetleri okusam , küçük bir çocuk gibi titrer kalbim, dilim yalvarır, yakarır... acaba, der.. acaba Rabbimi görebilecek miyim? O gün orada bu olaya şahitlik eden birileri vardır.. Hamele-i Arş yani Arşı taşıyan melekler.. onlar her halleriyle şu şekilde duaya devam etmektedirler: "Sen o gün melekleri de Arş'ın etrafını çevrelemiş Rablerine zikir, tenzih ve hamd eden vaziyette görürsün." Ve "Derken, aralarında adaletle hükmolunur ve "Hamd-ü senalar Rabbülâlemin olan Allah'a mahsustur." diye bitirilir." Böylece herkes kalacağı yere gönderilmiş olur..

Neden bu melekler hadiseye şahitlik eder ve sonunda hamd-ü senada bulunur, mahiyeti nedir, bilinmez. Ama burada olaya şahitlik eden bu melekler, bir sonraki sûre, Mü'min sûresinde, farklı bir şekilde karşımıza çıkar. Aslında onlar daha dünyada iken bizleri seyretmekte ve sürekli bizler için dua etmektedirler, tabii hak eden kullara, şu güzel sözlerle:

"Arşı taşıyan, bir de onun çevresinde bulunan melekler devamlı olarak Rab'lerini zikir ve O'na hamd ederler. O'na gerçekten inanır ve müminler için şöylece af dileyip dua ederler: "Ey Ulu Rabbimiz, senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır! O halde tövbe edenleri ve Senin yoluna tâbi olanları affet ve onları cehennem azabından koru!" "Ey bizim ulu Rabbimiz! Sen, onları ve onlarla birlikte babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi kimseleri kendilerine vâd ettiğin Adn cennetlerine yerleştir. Muhakkak ki Sen azîz ve hakîmsin (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibisin). Hem onları kötülüklerden, günahlardan koru. Sen kimi dünyada kötülüklerden korursan, muhakkak ki ona (ukbada) merhamet edersin.İşte asıl kurtuluş ve büyük mutluluk da budur." Peş peşe iki sûre.. ilkinin son kısmında grup grup kalıcı yurtlarına sevk edilen insanlar ve Allah'ın adaleti karşısında hamd-ü senada bulunan Arş-ı A'la melekleri.. hemen peşinden gelen diğer sûrenin ilk kısmında ise bu güzel ve mutlu sona erebilmemiz için gece gündüz bize dua hâlleri.. Rabbim Kur'an ayında bir kez daha yalvarıyoruz.. ne olur kitabını hakkıyla okuyup, anlayıp, kendine hayat edinenlerden eyle bizleri de..

Ayşe Gül


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..