Bir Vahyin İnişine Şahit Olmak
Kur'an ayetleri Allah Rasulüne (sas) farklı farklı şekillerde gelirdi. Bazen arı vızıltısı şeklinde, bazen çıngırak sesi gibi ki "Böylesi bana en ağır olanıdır." (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 1/2; Müslim, Fedâil, 87)diye buyurmuşlardı..
Bazen de uykuda.. Bazen Melek Cebrail insan şeklinde getirirdi Allah Kelamını..
Bazen vahiy o kadar ağır gelirdi ki Efendimize, onun ağırlığından kış soğuğunda boncuk boncuk terler dökerdi..
Ayetler bazen bir soru üzerine, bazen bir olay, bazen de tehdit, tavsiye, motive, ya da bilgilendirme için inerdi.
Sahabe i Kiram bunlara şahit olurdu çoğu zaman.. ne kadar güzel duygu vahye şahit olmak ve onu ilk elden dinleyebilmek..
Bizlere nasip olmadı ama Kur'an her an yanı başımızda, bize inmiş duygusuyla ona yönelmemizi bekliyor bizden.. bizimle konuşmak, dertleşmek ve yol göstermek istiyor, asırlar öncesinde o kutlu yolculara yaptığı gibi..
Kayıtlara geçen bir vahiy anını dinleyelim birlikte..
Ahmed ibn Hanbel, Hakim, Tirmizi ve Nesei, Hattab oğlu Ömer (r.a.)'dan şöyle rivayet etmişler:
"Allah Rasulü (sas)'e vahiy inince, bulunduğu yerde arı iniltisi gibi zayıf bir ses duyulurdu. Bu ses, Cebrail Aleyhisselam'ın Allah Rasulü (sas)'e vahyi sırasında meydana gelirdi.
Yine bir gün Allah Rasulü(sas)'e vahiy geldiğini anladık ve sonucunu beklemeye başladık. Sonra Allah Rasulü (sas)'in üzerine çöken vahiy ağırlığı gitti. Allah Rasulü (sas) yönünü kıbleye karşı döndü ve şöyle dua buyurdu:
اَللَّهُمَّ زِدْناَ وَلاَ تَنْقُصْناَ، وَأَكْرِمْناَ وَلاَ تُهِنَّا،
وَأَعْطِناَ وَلاَ تَحْرِمْناَ، وَآثِرْناَ وَلاَ تُؤْثِرْ عَلَيْناَ،
وَارْضَ عَنَّا وَأَرْضِناَ.
"Allahım, bizi artır, noksanlığa maruz bırakma,
İkramlarınla değerimizi yükselt, bizi zillete düşürme,
Bol bol vererek bize ihsanda bulun, mahrumiyet yüzü gösterme,
Bizi tercih et, başkalarını üzerimize tercih eyleme,
Bizden razı ol ve bizi razı kıl!.."
(Tirmizî, Tefsir:23:1)
.
Allah Rasulü (sas) bu duayı okuduktan sonra bize dönerek şöyle buyurdu:
.
"Yüce Allah (c.c.) bana on ayet inzal buyurdu. Kim o ayetlere göre amel ederse muhakkak cennete girer."
.
Daha sonra henüz vahyolunan ayetleri okudu:
.
"Muhakkak ki müminler, mutluluk ve başarıya erdiler.
.
Onlar namazlarında tam bir saygı ve tevazu içindedirler.
.
Onlar boş şeylerden uzak dururlar.
.
Onlar zekâtı ifa eder (kendilerini maddeten ve manen arındırırlar).
.
Onlar mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve cariyeleri ile ilişki kurarlar. Çünkü bunu yapanlar ayıplanamazlar. Ama bu sınırın ötesine geçmek peşinde olanlar, işte onlardır haddi aşanlar.
.
O müminler üzerlerindeki emanetleri gözetirler, verdikleri sözleri tam tamına tutarlar.
.
Onlar namazlarını vaktinde eda edip zayi etmekten korurlar.
İşte vâris olanlar, ebedî kalacakları Firdevs cennetine vâris olanlar onlardır onlar."
.
Bu gelen ayetler Mü'minun Suresi'nin, 1-11 ayetleriydi.
.
Ne güzel vahyi ve böyle güzel bir müjdeyi O'ndan dinleyebilmek..
.
On ayet ve Cennete varis olabilmek için kurtuluş reçetesi. İşte bunları yapanlar ancak kurtulur buyurmuş Allah Rasulü..
Allah Kelamı bu on ayete Namazla başlamış.. namazla bitirmiş en sonunda da.. Hakkıyla kılınan namazı baş tacı etmiş.. içinde saygı olan, huşu olan, tevazu olan, zayi etmekten korkulan bir namaz...
.
Arada söyledikleri ise tam da yaralarımıza merhem..
.
Zaman yönetimi, onu azami şekilde hayırda kullanabilme, gereksiz her şeyden yüz çevirebilme.. verilen her bir dakikayı, saniyeyi ahireti kazanma adına altın gibi görüp çar çur etmeden Allah yolunda kullanabilme.. verilen her bir günü, her bir nefesi Cenneti kazanmak için bir fırsat olarak görebilme.. yani masivadan uzaklaşıp, özünde derinleşerek O'nu anlatmayan veya O'na götürmeyen, faydasız her şeyden uzak durmak..
.
Sonra birbirine sahip çıkma.. maddi sıkıntılarını giderme.. ele avuç açtırmama.. varsa sıkıntısı elinden tutup kaldırma, düştüğü yerden.. yani biz olma.. birlik olma.. kardeşinin derdini kendi derdi gibi görüp dertlenme.. yokluktan canına kıyarken oturup seyretme değil..
.
Ve en önemlisi ırzına, namusuna sahip çıkma.. Allahın helal kılmadığına, her ne şekilde olursa olsun, el, dil uzatmama.. eline beline diline sahip çıkabilme.. Hiç bir şekilde tacize yeltenmeme.. gözünü gönlünü haramdan sakınma..
.
Sonra emanete sahip çıkma.. emanet olana, emanet olarak verilene (can, beden, evlat, eş de dahil).. emanet olarak bırakılan söze ihanet etmeme.. her bakımdan güvenilir olma yani.. insanlığın en üst noktası.. Emîn olan O'nun (sas) gibi..
.
Ama ille namaz ille namaz.. gözümün nuru dediği, şu dünya imtihanının olmazsa olmazı.. kulun Allah karşısında ilk hesap vereceği ameli.. Çünkü hakkıyla kılınan namaz zaten bir nefis muhasebesi bir oto kontroldür inanan için. Orada Rabbinin karşısına çıkan kişi hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmeyi öğrenir böylece ve günah yüküyle huzura çıkmaya utanır, haya eder..
.
Hakkıyla namaz kılan insan zaman tanzimi nedir, öncelik nedir bilir, saatlerini, dakikalarını boş yere harcamaz.. namusunu korumasını bilir ve haram olandan fersah fersah uzak durur.. hem güvenilirdir, kimse ondan ihanet beklemez, hem de etrafındaki insanları görür, gözetir kollar, hem maddi, hem de manevi..
.
Üzerinde daha uzunca konuşulabilir bu kısacık on ayetin. Herkes kendince hisse kapar.. Herkes kendine bir pay biçer illa ki.. ve herkesin payı da yakîni ve kulluğu kadardır...
.
Soralım şimdi kendimize..
Biz bunların neresindeyiz...
Ve O'nun (sas) ettiği duayı edelim biz de:
Allahım, bizi artır, noksanlığa maruz bırakma,
İkramlarınla değerimizi yükselt, bizi zillete düşürme,
Bol bol vererek bize ihsanda bulun, mahrumiyet yüzü gösterme,
Bizi tercih et, başkalarını üzerimize tercih eyleme,
Bizden razı ol ve bizi razı kıl!..
.
Ayşe Gül Eskikurt
Yorumlar
Yorum Gönder