Tesettür Üzerine
Zor bir konu.. özellikle son zamanlarda çokça suistimal edilen, insanların duyunca burun kıvırdığı ya da alışkanlık saikiyle olmaması artık normal hale geldiği bir konu.. bir farz.. bir emir.. tesettür.. üzerinde yazmak da konuşmak da zor.. doğruları söylemek acıtır, onu da biliyorum.. sana ne, sen önce kendine bak, diyen de çıkabilir.. Ama "benden duyduğunuzu başkasına da söyleyin, olur ki daha iyi amel edip uygular" beyanından hareketle, bir kaç başlıkta yazmak istedim.. hiç değilse yüce Rabbimizin buyruğunu bildirme adına..
Kişi eksiğini bilmekle kemale erer, demişler.. varsa eksiğimiz bu konuda, inkar etmek yerine ya da kafamıza geldiği gibi yapmak yerine, hiç değilse hatamızı kabul edip, Affet Allahım eksiğim çok, nefsime söz geçiremiyorum, diyelim...
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir." (Ahzab, 33/59).
"Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin umduğunuza nail olasınız." (Nûr, 24/31).
"Ay halinden kesilmiş ve evlenme için ümidi kalmamış olan yaşlı kadınlar zinet yerlerini erkeklere göstermemek şartıyla dış elbiselerini bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. Bununla birlikte yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır." (Nûr, 24/60).
Tesettürle ilgili hadisler:
Umeys’in kızı Esma’dan nakledildi. Dedi ki: Resulüllah (s.a.v) bir gün Hz. Aişe (r.anha)’nın evine girdi. Kızkardeşi Esma yanında idi. Üzerinde vücudunun her tarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Resulüllah (s.a.v) onu görünce kalkıp dışarı çıktı. Hz. Aişe (r.anha) kızkardeşine “buradan uzaklaş Resulüllah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü” dedi. Hz. Esma uzaklaştı arkasından Resulüllah (s.a.v) içeriye girdi.Hz. Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Resulüllah (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi: “Kızkardeşini görmedin mi? Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez." (Mecmeu’z zevâid nr:4168)
Bu hadis-i şeriften Hz. Esma’nın giydiği elbisenin bedenini örttüğünü, fakat kollarında açıklık olduğunu bunun üzerine Resulüllah (s.a.v) bu kıyafetinden hoşlanmadığını, ellerinin üstünün parmaklara kadarda örtünmesi gerektiğini islam alimleri anlamışlardır ve de böyle ifade etmişlerdir.
Usame b.Zeyd (r.a) nakletti. Dedi ki: “Resulüllah (s.a.v) Dihye’tül- Kelbi’nin kendisine hediye ettiği mısır kumaşlarından sık dokunmuş bir elbiseyi bana giydirdi, ben de onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) daha sonra bana sordu: ne oldu Mısırdan gelen elbiseyi giymiyorsun? Dedim ki, ey Allah’ın Resulü ben onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) buyurdu ki, altına pijama türünden bir şey giymesini ona emreyle. Çünkü ben o elbisenin kemiklerinin hacmini belli etmesinden korkuyorum.” (Ahmet b. Hambel)
Hz. Âişe'den rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resulunun huzuruna girmişti. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir." Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti. (Ebu Davûd, Libâs, 31). "Allah Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259). "Erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır." (Ahmed b. Hanbel, II/187). "Diz kapağı avret yerindendir." (Zeylai, Nasbu'r-Raye, I, 297).
Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz (s.a.s), giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas.-125.)
Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder: "Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı." (Muvatta', Libas:4)
Hz. Ömer (r.a.) ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü'minlere ikazda bulunmuştur. (Beyhakî. Sünen, 2:235)
İmam Serahsî bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da, "Giyindiği halde açık" olan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der: "Bu çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helâl olmaz." (el-Mebsût, 10:155)
"Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker." (Tirmizî, Radâ, 18).
Hz. Âişe (R.anhâ)'dan nakledilen; "Allah Teâlâ erginlik çağına ulaşan kadının namazını başörtüsüz kabul etmez." (İbn Mace, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160) hadisi saçları da kapsamına alır.
Hz. Âişe (r. anhâ) ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır: "Allah ilk muhâcir kadınlara rahmet etsin onlar; "Baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." (en-Nûr, 24/31) ayeti inince, etekliklerini kesip bunlardan başörtüsü yaptılar."
Yine Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır: "Biz Âişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hz. Âîşe dedi ki: "Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah'a yemin olsun ki, Allah'ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nûr sûresinde "Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah'ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı." (Buharî, Tefsîru Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II/600).
Daha önce de yazdığım gibi tesettür sadece baş örtmekten ibaret değildir. Belli şartları vardır. Bunlar:
1- El ve yüz hariç bütün vücudun kapatılması. Hadiste belirtildiği üzere eller bileklere kadar, ayaklar da ayak bileklerine kadar kapatılmalıdır. Bileğin üst kısmının görünmesi caiz değildir. Özellikle ince çorap giyerek bacağın görünmesi ve yarım kol kıyafet giyerek kolun görünmesi doğru değildir.
Ayette açıkça belirtildiği üzere, başın örtülüp boynun açık bırakılması da caiz değildir. Örtü başı ve boynu tamamen kapatmalıdır.
Burada maalesef göz ardı edilen bir başka husus, kadın kadına mahremiyet konusu. Kadınlar da birbirinin diz kapağı ile göbek arası kısmına hiç bir şekilde bakamaz. Velev ki annesi veya kızı olsun. Dışarda kapanıp yüzme havuzlarında tamamen açılmak, güzellik salonlarında sırf zevk için bilumum işleri yaptırmak caiz değildir.
2- Kıyafet dar olmamalıdır. Ki bu durum hadislerde de açıkça bellidir. Vücut hatlarını belli eden kıyafet tesettür yerine geçmez. Hz Peygamberin vücut hatları belli olacak endişesi ile kıyafetin altına pantolon veya pijama benzeri bir şey giyilmesini tavsiye etmesi bunu açıkça gösterir. Üzerine kısa bir tunik altına dar bir pantolon giyilerek yapılan tesettür de doğru değildir. Ayette açıkça dış kıyafetten bahsedilmiştir ki, bol vücut hatlarını belli etmeyen kıyafettir. Şartlara uyduğu takdirde şekli önemli değildir.
3- Kıyafet ince olmamalıdır. Bu da hadislerde özellikle belirtilen bir husustur. Hz Peygamber böyle davrananların giyinik çıplaklar olacağını da ayrıca bildirmiştir bize. O yüzden içini belli eden bluzlar, içini belli eden başörtü ve şallar tesettür emrini karşılamaz.
4- Dikkat çekici olmamalı. Burada sadece kıyafet değil, beden ve davranışlar da işin içine girmektedir. Mesela saçı belli edecek şekilde yükseltmek, kökü sürünerek dışarı çıkmak, kaşları inceltmek, makyaj yapmak, konuşurken ve yürürken dikkat çekici bir şekilde davranmak da dinen kabul edilmeyen davranışlardır. Hatta bi kısmının Allahın lanetine sebep olduğu hadislerde belirtilmiştir. Dikkat çekici davranışlar ayette belirtilmiş, işveli edalı konuşmalar, kırıtarak yürümeler, bu sebepten dolayı yasaklanmıştır. Eğlence dinen mübah olmakla birlikte özellikle çalgılı, kadınlı erkekli eğlenceler de caiz görülmemiştir. Hele bir kadının isterse eşiyle birlikte olsun erkeklerin karşısında oynaması, dans etmesi caiz değildir.
Bu yazılanların ışığında, bugün maalesef kendini başörtülü sanan bir çok giyinik çıplak türediği de doğrudur. Yarım yamalak yapılan tesettür tesettür değildir. Allah Rasulü görse bu tip örtünenleri acaba ne derdi, diye de düşünmeden edemedim açıkçası. Tesettür kelimesi örtmek kapatmak kelimesinden türemiştir. Öyle algılansa da sadece kadınlar için değildir.
"Mümin erkeklere bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve zinadan korumalarını söyle! Bu, onlar için en uygun olan davranıştır. Allah yaptıkları her şeyden hakkıyla haberdardır." Nur, 30 ayeti ile asıl tesettür gözleredir. Çünkü kişinin harama ilk temas edeceği yer şüphesiz gözlerdir. Gözlerle birlikte beden de dahil edilmiştir erkeklere yapılan ikazda. Nitekim erkeklerin de bedenen kapatmakla yükümlü oldukları kısımlar vardır. Sadece kadınlara göre daha azdır. Onların da bu emre uyması farzdır. Ama harama bakma konusunda ayette ilk emir erkeklere olduğuna göre bu konuda çok dikkatli olmaları gerekir. Kadın bedeninde iki tür avret vardır. Kollar, diz altı ve baş hafif avret sayılmıştır. Bunun dışında kalan kısımlar ise ağır avrettir ki, bakıldığı takdirde günahı da o ölçüde daha ağırdır.
Mümin erkeğe düşen mümkün olduğunca harama bakmamak, denk gelirse gözlerini kaçırmaktır. Ama o da öyle giymeseydi, açık gezmeseydi, sözleri sadece şeytanın aldatmasıdır.
Kadın da erkek de kendini haramdan korumaya çalışmalı, suçu başkalarına atmamalıdır.
Gerçek mü'min ne olursa olsun elini gözünü kalbini harama kapatır ki işte bu da tesettürdür.
Gerek sosyal medyada gerek normal hayatta hiç farketmez. Dilini tutmalı, belden aşağı küfretmemeli, her türlü müstehcen görüntülerden kaçınmalıdır.
İster sosyal medya ister gerçek hayat İslam dini kadın ve erkeğin mecburiyet dışında yakınlaşmasına izin vermemiştir. Yabancı bir kadınla baş başa kalmak, dokunmak, sarılmak caiz değildir..
Hasılı tesettür aslında ilk başta fıtratı, dolayısı ile de toplumu koruyan en önemli emirlerdendir. Allah kullarını kalplerini en iyi bilendir vesselâm..
Kul her davranışta olduğu gibi burada da hesap anını düşünmeli, Rabbinin huzuruna çıktığında nasıl bir kul olmayı istiyorsa, burada da öyle davranmalıdır. Ya farzı yerine getirmeli hakkıyla, ya da yapamıyorsa da en azından hatasını kabul etmeli, af dilemeli ve telafi yollarını aramalıdır..
Unutmayalım ki hayat çok kısa.. burada nefsi eğlendirmek için ebedî bir hayatı mahvetmeye değmez..
Ayşe Gül Eskikurt
Yorumlar
Yorum Gönder