Nerede Âh O Eski Ramazanlar

Ramazanla bütünleşmek isteyen her insan, o kutlu mevsim geldiğinde ister istemez eskiye gider. Hani eski Ramazanlar, der.. sanki gün geçtikçe her şeyin tadı değiştiği gibi Ramazanın orucun da tadı değişmiştir.
Oysa belki de her şey aynıdır, Ramazan aynı Ramazan, oruç aynı oruçtur da, özlediği, içindeki çocuğun Ramazanı, ilk oruç heyecanı, iftar sevinci ve sahur mahmurluğudur. Belki de annesinin uykudan uyaran sesidir. Belki de akşamın o tatlı telaşı ve sonrasında çocuk ruhuna hiç bitmeyecekmiş gibi gelen teravihleridir.

Cocukluğunda hiç sahur yaşamamış, iftar sofrasında heyecanla beklememiş, sıcacık ekmeğin kokusunu içine çekmemiş ve hiç oruç tutmamış, elinden tutup teravihe götürülmemiş bir insandan, oruçlu olanların hallerini ve eskiye duydukları hasreti anlamalarını nasıl bekleyebiliriz ki.. 

Bu aslında bütün ibadetler için böyle değil midir, düşünecek olursak?

Yüce Allah insanın içine daha doğarken inanma ihtiyacı koymuş, telkine açık yaratmıştır.
Çocuklar en büyük gözlemcilerdir bu sebeple ve belli bir yaşa kadar sözler değil, davranışlar daha etkilidir onların üzerinde. Hal dilden daha güzel anlatır, derler ya.. Bu açıdan çok doğru bir sözdür.

Çocuk zihni aradan yıllar geçse de çocuklukta yaşadığı her şeyi tutar dimağının bir kenarında.. Hem acıyı, hem tatlıyı.. Hem sevinci hem de üzüntüyü en üst seviyede yaşar..

O yüzden çocukluktaki temsil ve telkin önemlidir ve anne babaya düşen her hali ile örnek olmaya çalışmaktır.  Merhamet kokan bir yuvada büyüyen çocuk merhameti öğrenecek, şiddet ortamında büyüyen ise şiddete meyledecektir. Yuvada ne gördü ise bilinç altına kazılan odur. Bir anne-baba, çocuklarının ileride  nasıl bir birey olmasını istiyorsa, daha küçükken tohumlarını atmalı, güzel hatıralar kazımalıdır yavrularının zihinlerine..

Birlikte kılınan namazlar, yaşatılan oruç heyecanı, Ramazan sevinci, gün gelecek onlar da büyüdüğünde, ah nerede o eski Ramazanlar, diye hatırlanacaktır, illa ki..

Zaman değişebilir, hayat değişebilir, alışkanlıklar değişebilir, tarzlar, stiller değişebilir ama fıtrat değişmez. Her çocuk fıtrat üzere gönderilir çünkü anne babasının kucağına.. 

Ve anne sofrasında yaşanan Ramazanlar, baba kucağında öğrenilen ibadetler, o yuvada yaşanan güzellikler üzerinden yıllar geçse de unutulmaz ve nerede o eski günler dedirtir insana..

Şimdi sıra bizde.. Çocuklarımıza özleyecekleri, hasretle anacakları Ramazanlar bırakmak bizim elimizde..
Tam zamanı değil mi...?

Ayşegül Eskikurt

🥰🌷📖📿

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..