Kendini Sevmek mi, Kendini Fark Etmek mi?

"İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez." (Buhârî, Tevhîd, 2)

“Merhametlilere Rahman olan Allah da merhamet eder.Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki Yüce Allah da size merhamet etsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16)

"Kendine ve insanlara merhamet et ki Allah da sana merhamet etsin buyuruyor" bir yerde de Allah Rasulü (sas)

İnsan önce kendine merhamet etmeli..

Sırf kendini düşünmek ve sevmek bencillik ve ahlaksızlık kabul edilirken, kendi varlığı üzerinde düşünmek, tefekkür etmek ise en güzel erdemdir. Çünkü ancak kendini bilen, kendi varlığının farkına varan ve kendi ile barışık olanlar ancak başkalarının da farkına varıp onlara merhamet gösterebilir.

Kendine merhametli olmak.. ama nasıl.?

1- Bedenen ve Varlık Olarak

Beden Allah'ın verdiği emanettir. Buradan hareketle, ona zulmetmek, ona eziyet etmek yasaktır. 
İnsan kendi üzerinde düşünse ne kadar aciz ve çaresiz yaratıldığını anlayacaktır.

Bedeni gereksiz yere uykusuz, aç ve susuz bırakmak ya da gereksiz ve zararlı gıdalarla beslemek, boş yere yormak, farz ibadetlerini bile yapamayacak kadar malayani gereksiz işlerle meşgul etmek insanın kendine yaptığı en büyük eziyetlerden değil midir.?

Zamanında hunharca kullanılan beden, bir süre sonra ister istemez işlevini yitirecek, iş yapamaz hale gelecek. Kendine merhamet göstermekten aciz bu insan, bir süre sonra, bedenin gösterdiği ikazlardan dolayı ya isyan edecek, neden böyle oldu, neden benim başıma geliyor, diye  ya da öfke ve sinir patlamaları yaşayacak acizliğini çaresizliğini güçsüzlüğünü gördükçe. Bunu etrafına da yansıtacak ister istemez.

Bazen de bedenini beğenmeyerek kendine eziyet eder insan. Kendini insanlar arasında hor ve hakir görür. Güzellik kime göredir. Kabul görme şartları kişiye özel midir acaba?

Ama insanoğlu kendine sunulanı beğenmez. Boyunu posunu, konuşmasını, görünüşünü, rengini, dilini, ırkını, ailesini,  statüsünü kısacası yaratılışını. Hem de kendisinin hiç bir katkısının olamadığı varlığını sorgular.

Kendinden nefret eder. Küçük görür varlığını insanlar içinde. İnsan psikolojisini en temelde bozan şey, kişinin kendi ile barışık olmamasıdır.

Çünkü kendinden nefret ettikçe İnsan, kalbi daha da kararacak merhamete ve sevgiye.. Ve hiç kimseyi sevmeyecek, sevemeyecektir..

Oysa ne güzel buyurur Allah Rasulü,

“Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır.”  (Müslim, Zühd 9)

“Sizden biriniz mal ve yaratılış itibariyle kendisinden üstün olan kimseye bakarsa, ardından kendinden daha düşük derecede olana baksın.” (Buhari, Rikak 30; Müslim, Zühd 8)

Bu bakış açısı, aslında bir çok manevi hastalığın da şifasıdır.

İnsan önce kendini sevmeli ve iyileştirmeli, kendisi ile barışık olmanın yollarını aramalıdır.

2-Çevre 

Bazen de farkında olmadan isteyerek veya istemeyerek, etraftaki insanlar, en yakınlarımız sebep olur insanın kendisinden nefret etmesine.

Daha küçücükken üzerine dünyanın yükü binmiştir ama yine de mutlu edemez kimseyi. Sürekli kıyaslanır başkalarıyla. Aşağılanır, küçümsenir. Şiddete ve tacize uğrar kimi zaman da.

Herkes aynı yaratılmamıştır belki ama her insan kendince özel yaratılmıştır. Kendine ait bir ruh dünyası ve bakış açısı vardır. Ne yazık ki aileler çocukları da kendi bildikleri gibi olsun isterler ve onlara hür düşünme için imkan tanımazlar. Bazen de en olması gerekeni, sevgiyi ve şefkati esirgerler onlardan. 

Ve sonuç. Ortaya kendine güvenmeyen, kendini sevmeyen, kendi ile barışık olamayan ve kendinden nefret eden insanlar yığını çıkar ortaya.

Gözlerine baksanız anlarsınız zaten mutsuzluğun ete kemiğe büründüğünü.. 

Kendini sevmeyen, varlığının değerini fark edemeyen hiç kimseyi sevemez.. hâsılı kimseye de merhamet edemez...
Ayşegül Eskikurt

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..