Tebliğ ve Temsil
"Ashabım!"
"Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur."
Bu ifadeler Hz Rasulün son hitabı Veda Hutbesinden..
Bilindiği üzere peygamberler miras bırakmaz. Onların mirası, Tebliğ de dediğimiz, getirdikleri hakikatlerin insanlara ulaştırılması vazifesidir.
İnsan eğitilebilir bir varlık olduğu için hayvandan ayrılır. Hayvanların yavruları doğar doğmaz hayat şartlarına adapte olmuş şekilde doğarlar. O yüzden de çok kısa sürede kendi başlarının çaresine bakabilirler. Ama insan yavrusu öyle değildir. Yürümesi konuşması kendi başına hareket edebilmesi hatta kendi başına kararlar alması bile uzun yıllar alır. Bu sebeple anne baba ve etrafındaki büyükler onun rol modeli olurlar her konuda, isteseler de istemeseler de..
Bazıları bunu beyin yıkamak gibi görse de bilinçli hemen her anne baba kendi inancını ve değer yargılarını aşılamak öğretmek ister. Çünkü fıtrat öyle gerektirir. Yaratılışın, insan olmanın bir kuralıdır bu.
İşte burada tebliğ ve temsil devreye girer. Madem insan eğitilmesi gereken bir varlıktır, o halde diğer canlılardan farklı ihtiyaçları olacaktır. Kendisine yol göstereni olmazsa çöl ortasında kaybolmuş bir yolcudan farkı kalmaz ve hayatı sürekli arayış içinde gecer.
Bu açıdan bakıldığında, Allah katında yerine getirilmesi gereken en büyük vazife, tebliğ ve temsildir. Bu konuda ikisi bir bütün gibidir. Söylediklerini yapmayan kişiler başkaları üzerinde etki bırakamazlar çünkü.
Ya da yaptıkları her kötü hareket veya yanlış, savunduğu inancı ve değerleri zedeleyebilir. Bunun sonucunda da insanlar, o değerlerden ve inançtan soğuyabilir veya yanlış anlayabilir. Uzaklaşma yolunu seçer.
Hiç bir insan günahsız veya mükemmel değildir. Ama yine de kendi hatasının farkında olmalı, bunları azaltmaya çalışmalı ve elinden geldiğince inandığı gibi yaşamaya çalışmalıdır.
Herkes elinin altındakinden sorguya çekilecektir mahşerde. Bana ne, ne yaparlarsa yapsın, dediğimiz çocuklarımız, gençlerimiz orada büyüklerinin yakasına yapışacak ve hak soracaklar Allah'ın huzurunda.
O yüzden inançlarımız ve değerlerimiz adına ne biliyorsak, başkalarına aktarmakla da yükümlüyüz. Tabii ki gönülleri kırmadan..
Karşıdan bakılınca belki zor gelebilir ama aslında temelde çok basit görünen şeyler, belki de bizi sorumluluktan az da olsa kurtaracaktır. Yani ne yapabilirsek kârdır yavrularımız adına..
Mesela, yalan söylemeyen, kimseye eliyle, diliyle zarar vermeyen, dürüst güvenilir çocuklar yetiştirmek, onlara merhameti öğretmek, tabiatı, bütün canlıları sevmeyi, korumayı öğretmek, güzel konuşmayı öğretmek tebliğ vazifesidir. Aklına ve sağlığına zarar verecek her türlü şeyden korumak, saygıyı, sabrı öğretmek, israftan ve cimrilikten sakındırmak, onun yerine paylaşma duygusunu öğretmek, kimsenin haysiyetini rencide edecek davranışlarda bulunmamayı öğretmek, gururdan, her türlü egodan uzak tutmak bütün bunların hepsi ve daha nicesi hem tebliğ vazifesi, hem de haktır. Yapılmadığı takdirde Allah sorar ve tabii ki onlara örnek olamadığımız gençlerimiz, yavrularımız da..
Ahlâk ve iman bir bütündür. Özü güzel olan insanın kalbi pırıl pırıl ve hakikate açıktır. İmanın yerleşmesi çok kolaydır öyle bir kalbe. Ama ahlâken çöküşe uğramış, kararmış bir kalpte iman hakikatlerinin çiçek açması cok zor olacaktır.
Ne yazık ki, gördükleri hataları din sanan veya bizim temsil noktasındaki eksikliğimizden dolayı Rabbini bulmakta zorlanan gençler ya inançsızlığa ya da deistlik, agnostiklik gibi inanışlara sürüklenmekteler.
O yüzden sevdirerek, korkutmadan, bilinçli tebliğ ve temsil Allah'a iman etmiş, kendini mü'min olarak niteleyen herkesin vazifesidir. Kim ister can pâresinin ebedi hayatta kaybedenlerden olmasını. Günahlar telafi edilebilir belki ama inançsızlık asla.
O halde önce biz örnek olalım ve güzellikleri öğretelim yavrularımıza vesselâm....
Ayşegül Eskikurt
Yorumlar
Yorum Gönder