Sadakat

"Beni en çok üzen şey; bana yalan söylemen değil. Bir daha sana inanmayacak olmam."

Victor Hugo ya da Nietzsche'ye ait olduğu ifade edilen bir söz.. Ne kadar güzel özetlemiş güvensizliği.

Sadakatin zıddıdır nifak.. Yani iki yüzlülük, insanları kandırmak, yalan üzere yaşamak.. Oysa insanları birbirine bağlayan en önemli şey güvendir yani sadakat..

Sıdk, dogruluktur ve güvenilir olmak demektir. 

Güven duygusu, ihtiyaçlar piramidinin en altlarında yer alır. Bu duygusu pekişmemiş, ya da güvenli bir limana sığınamamış kişiler bir üst basamaktaki sevgiye bile zor çıkarlar. Güvenin olmadığı yerde sevgiden bahsetmek çok zordur o yüzden.

Sadakat ya da sadık dost deyince akla ilk gelen bağlılıktır bizim dilimizde. Oysa kelimenin aslı sıdk dosdoğru olmak, yalan söylememek, karşıdakini hiç bir şekilde kandırmamak, her hali ile güven duyulan bir insan olmaktır.

Hicret arkadaşına Sıddık lakabının verilmesi bağlılıktan da öte, Efendimizi her seferinde doğruladığı ve her dediğine hemen inandığı güvendiği içindir.

Taa küçücükken başlar aslında. Biz kendi ellerimizle olustururuz o güvensizliği. Çarşıya çıkarken iğneciye gidiyorum, demeler, telefon geldiğinde, çocuğuna, evde yokmuş, dedirtmeler.. Kişilere özel davranışlar ve konuşmalar.. İki yüzlülük.. Yap ama sakın baban duymasın, diyerek arkasından her türlü yanlış ve zararlı işe kalkışmalar.. Böyle böyle hem güvenini kaybederiz karşımızdakinin.. Hem de kendi güvenilirliğimizi..

Oysa ne güzel ifade eder Allah Rasûlü:

"Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye ALLAH katında kezzâb, çok yalancı diye yazılır." (Buhârî – Müslim)

Ve nifaka, yalana, güvensizliğe götüren halleri de dört maddede özetler:

"Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terkedinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:

Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihanet eder.

Konuştuğunda yalan söyler.

Söz verince sözünden döner.

Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar."

(Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân 106.)

Ve en kötüsü de yalana ve iki yüzlülüğe maruz kalan insanların dalları öyle kırılır ki, artık kimseye kolay kolay güvenemezler.. 

Ve kimsenin doğruyu söyleyip söylemediğini bilemezler.

Bir yalan, bir iftira bütün doğruları alıp götürür arkasında vesselâm...

Ayşegül Eskikurt

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..