Reçete
Her insan kendine özeldir. Her insan farklıdır.
Mayası ayrıdır, toprağı ayrıdır.
O yüzden maddi ya da manevi her reçete her insana iyi gelmez. Kimine şifâ vesilesi olurken kimine dert olur.
Kimine nimet, kimine de nikmet ve illet olur.
Ama bir reçete var ki bütün insanlara şifadır. Hem bedeni iyi eder, hem de ruhu.
Tevekkül..
Teslimiyet..
Ve Sabır..
Bu üçünün bir arada olduğu yerde ruh hasta olmaz. İsyan bayrağı çekmez. Ümitsizliğe düşmez. Geçmiş için hayıflanıp, gelecek için de endişe etmez. Olana aktif sabır ile rıza gösterir.
Zaten tevekkül dediğimiz şey de kendini karamsarlığa kaptırıp, boş vermek değil, elinden gelen her şeyi yaptıktan, bütün tedbirleri aldıktan sonra Hakka teslim olmaktır.
Sabrederken bir yandan da ibret ve dersler çıkarır. Kendini yeniler. Eksiklerini gidermeye çalışır. Olanların ardındaki güzellikleri görmeye çalışır.
Bunların hepsi bir arada, hangi insan olursa olsun ona iyi gelecek manevi reçetedir.
Sıkıntı içinde kalmış, buhrana sürüklenmiş ruhu sükünete kavuşturur. Kendiyle ve Rabbiyle barışmasına vesile olur. Yaralarını sağaltır. Acılarına merhem ve şifa olur.
Degil mi ki “Allah’a tevekkül edene Allah kâfidir.” (1)
~~~~
"Öyleyse biz de şöyle diyelim:
"Bırak biçare feryadı, beladan gel, tevekkül kıl.
Zira feryat bela-ender, hata-ender beladır, bil."
(Ey) biçare, beladan feryat etmeyi bırak da Allah’a tevekkül et. (Veya belaya bir çare olmayan feryat etmeyi bırak da Allah’a tevekkül et)
Zira feryat bela içinde ayrı bir beladır, hata içinde hatadır ve kendisi de bir beladır.
"Bela vereni buldunsa, atâ-ender, safâ-ender beladır, bil.
Bırak feryadı, şükür kıl manend-i belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül."
Belayı verenin kim olduğunu bilsen, o bela (sabretmek şartıyla) senin için bir atâ (lütuf), bir safadır bil.
Feryadı bırak da o keyfinden gülen güllere karşı bülbüller gibi (ol), şükür yoluna gir.
"Ger bulmazsan, bütün dünya cefâ-ender, fenâ-ender hebâdır, bil.
Cihan dolusu bela başında varken, ne bağırırsın küçük bir beladan? Gel, tevekkül kıl."
Eğer bela vereni bulmazsan bütün dünya senin için cefa içinde cefadır, her şeyin faniliği seni rahatsız eder ve beladan alman beklenen fayda da heba olup gider.
Başında cihan dolusu belalar varken, küçük bir beladan bağırıp çağırmayı bırak da tevekkül yoluna gir.
"Tevekkül ile bela yüzünde gül, ta o da gülsün.
O güldükçe küçülür, eder tebeddül."
Tevekkül ile bela yüzüne gülersen (onu bir imtihan vesilesi kabul edip, ondan elde edeceğin faydayı nazara alırsan) o da güler.
O bela küçülür ve sonunda değişerek yerini afiyete bırakır." (2)
Ve en önemlisi de her ne olursa olsun "Bu da geçer Ya Hû!" diyebilmek...
Ayşegül Eskikurt
Not:
1- Talak, 3
2- On Yedinci Söz, 2. Makam'dan Alaaddin Başar'ın izahı ile.
Yorumlar
Yorum Gönder