Yolun Sonunu Henüz Görmedin

Say ki her gece sabahlara kadar ibadet ettin..
Say ki Kur'an'ı ezberledin baştan sona, yüzlerce kez hatmettin..
Say ki kaç Kadir geçti ömür sayfalarından...
Say ki yaptığın nice ibadet seni kurtaracak zannettin..

Yaptığın her ibadeti üstünlük saydın belki de.
İnsanların başına kaktın, gözüne soktun, ne kadar dindar (!)olduğunu..
Yetmedi yapmayanları kınadın, ayıpladın aşağıladın, sanki sen kendinden eminmişsin gibi..
İbadetlerin üstünlük vesilesi olmadığını, vazifen olduğunu unuttun belki de gündelik telaşlar içinde. 

Zaten senin için rutine dönmüştü hepsi.. Zor da değildi alıştığın şeyleri yapabilmek ve yaptıkça da parmakla gösterilmek..

Oysa daha sona gelmedin..
Filmin sonunu görmedin..
İman ile küfür arasındaki ince çizgiyi bilemedin..
Cennet O'nun rahmeti ve rızası olmazsa kazanılmaz bilemedin..
Ya da bildin ama kibrin ve gururun görmeni engelledi..

Ve sen de şu dünyada en önemli şeyin, rıza istikametinde bir hayat olduğunu, son nefesini verirken anlayacaksın belki de..

İbadetlerine güvenmemenin, her şeyi Allah’tan bilmenin ve cenneti Allah’ın bir ikramı ve ihsanı olarak görmenin gereğini Allah Resülü şöyle anlatmıştı hani, hatırla:

"Bilin ki, sizden hiçbiriniz ameliyle kurtulamaz."

Sahabe, Allah Resûlü'nden, bu ifadeyi duyunca, hemen akıllarına Peygamber Efendimiz gelir ve O'nun akıbetini sorarlar:

"Sen de mi (amelinle kurtulamazsın) yâ Resûlallah?"

Allah karşısında kulun takınması gereken tavır ve kendi büyüklüğü ölçüsünde müthiş bir cevap verir:

"Evet, ben de. Eğer Rabbim beni katından bir rahmet ve lütufla kucaklamazsa..."

(Buhârî, Rikâk 18; Merdâ 19; Müslim, Münâfıkîn 71-78)

Hadi gel..!
Senden önce yaşamış nice kayıp gitmiş insandan ikisine bakıp ibret alalım öyleyse.. 

İlki Kârûn..

Hz. Mûsâ’nın amcasının oğlu olduğu bildirilir.
Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn’dan sonra İsrâiloğulları’nın en bilgilisi ve üstünü sayıldığı, Tevrat’ı çok güzel okuduğu, hatta Hz. Mûsâ’dan simya ilmini öğrendiği belirtilmektedir.

Böyle iken Dünya malı gözünü kör etmiş, gösterişe düşmüştür. Evinin, elbiselerinin, hazinelerinin özellikleri, gösterişli tavırları nakledilmektedir. İsrâiloğulları Mısır’da yaşarken Firavun tarafından onlara yönetici tayin edildiği, fakat tıpkı Sâmirî gibi Allah düşmanı olup bozgunculuk çıkardığı ifade edilir aynı zamanda.

Mısır’dan çıktıktan sonra Hz. Mûsâ mâbed ve kurban yöneticiliğini Hârûn’a vermiş, bunun kendine yediremeyen Kārûn, hem peygamberliğin, hem yöneticiliğin Hz. Mûsâ’da, kurban ve mâbed yöneticiliğinin de Hârûn’da olmasına itiraz etmiş, daha sonra da cezalandırılmıştır (Sa‘lebî, s. 213-217; DİA, Karun md)
Acı hikayesini ve ibretlik sonunu Kur'an etkili bir dille aktarır bize.

İkincisi Bel‘am b. Bâûrâ..

Kur’ân-ı Kerîm’de ismi zikredilmeksizin, “Onlara şu adamın kıssasını anlat: Ona âyetlerimiz hakkında bilgiler verdik ve o -bunlara önce uyduğu halde- daha sonra bunlardan tamamen sıyrılıp uzaklaştı; şeytan onu peşine taktı ve bu suretle azgınlardan biri haline geldi. Biz dileseydik o kişiyi âyetlerimizle yüceltirdik; fakat o dünyaya sımsıkı sarıldı, ihtiraslarına uydu. -Allah’ın âyetleriyle bilgilendirdiği, fakat tabiatının kötülüğü yüzünden bu bilgileri daima dünya menfaatlerine âlet eden- bu adamın durumu, kovsan da kendi haline bıraksan da dilini sarkıtıp durmadan soluyan köpeğin durumuna benzer. İşte âyetlerimizi yalanlayanların hali budur. Bu kıssayı anlat, belki düşünür, öğüt alırlar” (el-A‘râf 7/175-176) ifadeleriyle kendisinden söz edilen kişi, müfessirlerin çoğunluğuna göre Bel‘am b. Bâûrâ’dır.

İslâm kaynaklarında Bel‘am b. Bâûrâ ile ilgili farklı rivayetler yer almaktadır.

Bu rivayetlerden birine göre Hz. Mûsâ’nın, Kur’ân-ı Kerîm’de “cebbar bir kavim” şeklinde nitelendirilen bir toplulukla savaşmak için hazırlanması üzerine Bel‘am’ın kavmi, ona durumu anlatarak Mûsâ’nın etkisiz kılınması için dua etmesini isterler. Kendisine İsmi Azam ve özel bir çok bilgi verilmiş, ettiği dualar kabul olunan birisidir çünkü.

Ancak Mûsâ’nın peygamberliğine inanan ve iyi bir mü’min olan Bel‘am bu isteği reddeder ve Allah’ın kendisine Mûsâ’ya beddua konusunda izin vermediğini belirterek öteki isteklerini de geri çevirir.

Ancak kavmi onu hediyelerle kandırıp beddua etmesini sağlarlar. Bunun üzerine Allah bu bedduayı onun kavmine çevirir ve Allah tarafından bir ceza olmak üzere Bel‘am’ın dili göğsüne doğru sarkar.

Artık dünya ve âhiretinin yıkıldığını düşünen Bel‘am, hiç olmazsa kavmini kurtarmak için onlara Hz. Mûsâ ve İsrâiloğulları’na karşı kullanılmak üzere bir hile öğretir. Buna göre bu kavim kadınları süsleyerek Mûsâ’nın sefer halinde olan askerleri arasına gönderecek ve bu kadınlar onları baştan çıkaracaktır. Gerçekten Şimeonîler’in reisi Zimri, Sur kızı Kozbi ile zina etmiş ve bu yüzden ilâhî bir ceza olmak üzere baş gösteren veba salgınında 70.000 kişi ölmüştür (İbn Kesîr, Tefsîr, III, 511; Âlûsî, IX, 112).

Bir başka rivayete göre ise Bel‘am Hz. Mûsâ’ya beddua edemeyeceğini, çünkü aynı dine mensup olduklarını belirtmiş, çarmıha gerilerek öldürülme tehdidi üzerine ise ism-i a‘zamı okuyarak Hz. Mûsâ’nın şehre girmemesi için dua etmiş, duası kabul olunmuş ve böylece İsrâiloğulları çölde kalmışlardır.

Bunun üzerine Hz. Mûsâ, Bel‘am’dan ism-i a‘zam ile imanın alınması için dua etmiş ve ilgili âyette belirtildiği gibi Bel‘am’a verilen “âyetler” geri alınmıştır (Âlûsî, IX, 112).

Âyetlerde bahsi geçen kişinin, Bel'am'ın dışında, Ümeyye İbn Ebi's-Salt, er-Râhib Ebu Amr, İsrâiloğulları'ndan duâsı makbul bir kişi, münafık olan her kişi veya yahudi, hristiyan ve haniflerden olup da Hakk'tan ayrılan herkes olduğu şeklinde de rivayetler vardır.
(Taberi, a.g.e, IX,119 vd; Râzî, a.g.e, XV, 54; Zemahşeri, el-Keşşaf, Beyrut 1366/1947, II, 78; Mes'üdî, Mürûcü z-Zeheb, Mısır 1384/1964, I, 52; İbni Kesir, a.g.e., I, 322).

Öyle anlaşılıyor ki âyetler, Bel'am ve hareketleri itibariyle onun gibi olan herkese şâmildir. Çünkü Allah'ın âyetlerini yalnız bir veya birkaç kişiye hasretmek doğru olmaz; onlar geniş kapsamlıdırlar.(D.B. Macdonald, İA, II, 464-465; Abdullah Aydemir, Tefsirde İsrâiliyyat, Ankara 1979, s. 242

Yol uzun..
Hikaye tüm hayatı kapsıyor..
Sen de sakın ibadetlerine güvenip de yarı yolda kalanlardan olma..

Akıbetinden endişe et ve Efendimiz'in (sas) sık sık okuduğu ve tüm ashabına okumasını tavsiye ettiği şu duaları hissederek hayatına geçir vesselâm... 

Ali İmran 8. ayet:

رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ

“Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”

اَللَّهُمَّ يَا مُقَلِّبَ الْقُلُبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ

"Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allah'ım! Benim kalbimi dininde sabit kil! "(İbn Mâce, Mukaddime, 13).

Ayşegül Eskikurt 

Yorumlar

  1. Allah razı olsun sevgili hoca hanım. Kaleminize, kelamınıza sağlık. Dua ile 🌷 🌷 🌷

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, Rabbim sizlerden de razı olsun 🌹🙌

      Sil
  2. Çok doğru Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  3. Canım Hocam Allah razı olsun🤲

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Rabbim sizden de razı olsun 🥰💐

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..