Selâm Deyip Geçmek



Herkes üzerine gelir bazen. İnsanlar küçümser alay eder. Seni aşağılamak hor hakir görmek için uğraşırlar.

Ya da bazen kendini bilmezin biri çıkar karşına canını yakmak ister. 

İşte o zaman bir söz gelir aklına.. ilâhî bir kelam.. Selâm, de.. Sonra da geç git.. 

Egitim Psikolojisi'ne göre, bazen umursamamak en güzel cezadır karşıdakine. Varlığını hiçe saymak. Seni görmüyorum, tanımıyorum. Seni muhatap almıyorum. Sen yoksun benim için, demektir.

Varlığın görünmemesi, hiçe sayılması özellikle kibirli, enaniyetten beslenmiş, kendini herkesten üstün gören ruhlar için bir yıkımdır adeta..

Ama bunu yapabilmek, selam deyip geçebilmek de ancak kendi iç benliğini, iç sesini terbiye etmekle mümkün olur. Çünkü şöyle buyurur yüce Allah:

"Rahman'ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atarsa “Selâmetle! ” derler. [17, 37]

Onlar zorba, mağrur, saygısız, kaba ve haşin değillerdir, sükûnet ve vakar ile, alçak gönüllü bir şekilde, terbiyeli ve nazik yürürler. Etrafa sıkıntı vermezler. Cahillik edenlere çatmaya tenezzül etmezler.

Çünkü onlar tevazuyu kendilerine rehber edinmiş, karakter haline getirmiş has kullardır. Kendi değerlerinin de farkındadırlar. Kınayanın kınaması ile kötü olmayacaklarını, bir söz, bir laf ile değer kaybetmeyecklerini bilirler..

Selam deyip geçmek öyle güçlü bir davranıştır ki aslında..

Mutlu mutlu hiç bir şey olmamış gibi merhaba, günaydın, senden naber, demek degildir burada ifade edilen..

Bir düş başımdan, öte dur benden, hadi kendi yoluna git demektir. Beni bırak da sen kendine bak, söylediğinle ilgilenmiyorum, beni kendi seviyene çekemezsin, demektir. 

Gerekli tepkiyi ve cevabı verdikten sonra akışa bırakmaktır bir nevi..

Anlayan zaten anlar. Anlamamışsa cahillik yapıyor demektir. Cahile laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur, der büyükler. 

İnsan o an aynıyla karşılık verebilir. Hatta öfkelenip daha da farklı davranabilir. Ama güzel olan ilk adım, öfkeyi yatıştırmak hatta yutmaktır ayetteki ifade ile..

Selâm deyip geçmek ise bir üst karakterdir o bakımdan. 

Sosyal medyada olsun günlük hayatta olsun ne çok insanla karşılaşıyoruz aşağılayan, hakaret eden, küçümseyen. Her yazılana gereksiz, lüzumsuz yorum yaparak, dalga geçerek canımızı sıkmaları bir yana, sonra da onlara cevap vermekle uğraşıyoruz.. Anlasınlar istiyoruz. Ama anlamıyorlar..
Ve bir sürü vakit kaybı, moral bozukluğu..

Oysa alaycı, küçümseyici tavırlara, ve sataşmalara karşı Cenab-ı Allah tek bir kelime ile bir ölçü koyuyor. Selâm deyin, geçin. Yani umursamayın, siz de onlara uyup gereksiz laf dalaşına girmeyin. Çünkü onlarla uğraşmak, hem ruhunuzu hasta eder hem de vaktin zayi edilmesine sebep olur. Akla ve zamana ziyandır yani.

Oysa biz de Selâm deyip geçebilsek.. Ne güzel olurdu..

O halde rabbimizin emrine riayet etmek gerek. Vesselâm...
Ayşegül Eskikurt 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Resim
Baş döndürücü bir şekilde akıp giden yoğun hayat trafiğine bir küçücük nefes dilimi gibidir üç aylar.  Günler haftalar aylar akıl almaz meşguliyetlerin içinde boğulmuşken ibreyi, yönü hakikate döndürme çabasıdır. Bu zamana kadar hep başka şeylerle birlikteydim ama şimdi Sana döndüm yüzümü, beni Kendinle meşgul eyle demenin bir başka adıdır. Ramazan gelmeden, o güzelim lahuti iklime, manevi havayı solumaya da ön hazırlıktır. Nefsi bir taraftan uyarmak, ikaz etmek, diğer taraftan da kulluk muhasebesi, kontrolü yapmak için sunulmuş bir fırsattır. İki ayda üç mübarek gece, pırıl pırıl yanan kandiller, yıldızlar misali aydınlatır önümüzü. Trafik ışıkları gibi, akıp giden hayat yoğunluğumuza çeki düzen verir adeta. İlkin Regaip sarı ışık yakar önümüze. "Yavaşla,"der. "Hayatın çok hızlı ve sen yaşadığın anın da, sana hayatı bahşedenin de farkında değilsin. Her geçen gün biraz daha uzaklaşıyorsun gündelik telaşlar içine gömülerek.. Ruhunun sakinliğe ihtiyacı var.. Ya...
Devamı

Mükâfat Beklentisi

Resim
Enes İbni Mâlik radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Herhangi birinizin elinde bir hurma fidanı varken, kıyâmet kopacak olsa, derhal onu diksin!" Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, IV, 63 (Bezzâr'dan naklen). Ayrıca daha uzun bir metin için bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 191. Beni en çok etkileyen hadislerden biridir bu.. Mü'min duruşunu özetler adeta.. İki şey öncelikle dikkatimi çeker.. İlki; bu öyle bir musibet ki önünde ondan daha büyüğü yok. Ve belki de sonrası olmayacak. Ama böyle büyük bir musibet anında bile yapması gerekeni yapmalı insan. Yani insan olmanın gereğini yerine getirmeli. Hayır için koşmalı. İkincisi; neticeyi, semereyi yani ürünü görmek çok da önemli değil. Çünkü Allah kulunun amellerine ve niyetlerine bakar. Duruşuna bakar. Yani insan sonuçtan değil, sonuca giden yoldan sorumludur. Sonuç ise Allah'ın elindedir, der adeta. Çünkü Müslüman hayır adamıdır, hizmet adamıdı...
Devamı

Bir Veda.. Bir Muhasebe..

Resim
"Onlar Kur’an’ı inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde üst üste kilitleri mi var?" Muhammed, 24 Ayete daha geniş bir şekilde şöyle bir mana verilmiş: "Peki onlar, Kur’an’ı hiç incelemiyorlar mı? Allah, insan, evren, hayat, ölüm; insanın menşei, yaratılış amacı, uyması gereken prensipler, ölümden sonra onu bekleyen âkıbet ve benzeri konularda bu kitabın getirdiği açıklamaları inceleyip de, ondaki hidâyet aydınlığını göremiyorlar mı? Yoksa gönülleri üzerinde, hakîkati görmelerine engel kibir, inat, önyargı gibi kilitler mi var?" Bu derin ikaz ve benzetmenin muhatabı, ayetin öncesine bakıldığında, aslında münafıklardır. Ayet ve hadislerde münafıkların bir çok özelliği sayılır. Bunlardan bazıları yalan, iki yüzlülük, emanete ihanet, akrabalık bağlarını koparmaya çalışmak, yeryüzünde bozgunculuğa sebep olmak vs. Ama bir diğer özellikleri ise burada ifade edildiği üzere Kur'an'ı hakkıyla okumaktan imtina etmeleri ve dolayısıyla da ...
Devamı