Âlemde Anladığın ve Teslim Olduğun Kadarsın
İç içe girmiş alemlerde yaşıyoruz.
İster mülk alemi (gördüğümüz ya da görülebilir evren), misal alemi (rüyalar alemi), melekût alemi (gözle göremediğimiz, metafizik dediğimiz varlıkların olduğu alem) deyin, isterse iç içe geçmiş paralel evrenler (gerçi o biraz daha derin bir konu) deyin.
İsterse de daha ileri gidip Mahşer'de kurulacak Hesap alemini ve sonrasındaki Cennet ve Cehennem alemini düşünün.
Hatta bir de ruhlar alemi ya da anne karnındaki bebekler alemini de ekleyebiliriz.
Sadece şu an için bile on sekiz bin alemden bahseder müfessirler Fatiha Suresindeki Alemlerin Rabbi ifadesinde.
Allah Rasûlü şöyle ifade eder bir hadiste:
“Ben sizin görmediğinizi görürüm ve sizin işitmediğinizi işitirim. Semâ çatırdamaktadır. Onun çatırdaması da hakkıdır. Zira dört parmaklık bir boşluk yoktur ki, orada muhakkak alnını Allah için secdeye koymuş bir melek olmasın. Vallâhi siz benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız. Zevcelerinizle meşgul olamaz, yollara dökülür, yüksek sesle Allah’tan yardım isterdiniz...” (Tirmizî, Zühd, 9/2312; İbn-i Mâce, Zühd, 19)
Demek ki kainatta boşluk yok. Alemler ve o alemlerin sakinleri de birbiri içine geçmiş durumda.
Ve her alem bir diğerinden farklı.
Görünen ya da gördüğümüzü sandığımız her bir şey farklı bir anlama işaret ediyor bu alemlerde.
Örneğin misal yani rüya aleminde gördüğünüz şeyler gerçek alemdekinin aynı olmayabiliyor. Orada ölüm hayata, ağlamak gülmeye işaret edebiliyor.
Madem her şeyi tam mânâsı ile göremiyoruz ve aslına vakıf olamıyoruz, neden kendimizi, sadece görünene bakarak gereğinden fazla üzüyoruz ki?
Belki bu alemde ağlamak da öteler ötesi alemde gülmeye denktir.
Belki bu alemde haksızlığa, iftiraya uğramak, ötede rızayı kazanmaya sebep olur.
Belki bu dünyada haksız yere esaret altına düşmek ötede tam özgürlüğü kazanmaya vesiledir.
Kimbilir, hesap anında, çektiğimiz sıkıntılara, hastalıklara ya da haksızlıklara karşı verilecek mükâfatları görünce, buna sebep olanlara teşekkür edeceğiz belki de..
Yetişemediğimiz bir araç kaza yaptığında, çok istediğimiz ama elde edemediğimiz herhangi bir şeyin karşılığında daha güzeli denk geldiğinde nasıl da ferahlıyoruz aslında. İyi olmamış dediğimiz ne çok şey var. Çünkü bütünü göremiyoruz.
Hayalini kurduğumuz cennetasa alemlere gittiğimizde de buradaki namazların, farzların, ibadetlerin, bir gönlü mutlu etmekten, bir yetim başı okşamaya kadar sadakaların, nasıl sûrete büründüğünü ve bize neler kazandırdığını görünce, yine iyi ki diyeceğiz belki de..
İnsan acelecidir.
Çabuk olsun bitsin ister..
Her istediği acilen yerine gelsin.
Eşi olsun, mesleği olsun, çocuğu olsun, parası, malı mülkü olsun.
Hasta olmasın. Kayıp yaşamasın.
Haksızlığa uğramasın. Ya da kötülük yapan hemen cezasını bulsun..
Ama bilmez ki yaşadıkları ona neler kazandıracak..
Ya da birilerine haksızlık yapan neler kaybedecek..
Oysa sabır, en iyi ilaç, en güzel devadır bilene...
Eğer bu neden böyle diye aklına geliyor ve anlayamıyorsan sebebini, o anlamadığın yerde de, iç içe geçmiş o bütün alemleri çekip çeviren, senin bilmediklerini bilen O Zat'a havale et...
Sırtını O'na dayayan şaşırır mı hiç?
Ayşegül Eskikurt
Yüreğinize sağlık hocam
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, siz de sağ olun
SilDönüş O’ na her anlamda💙
YanıtlaSilEn güzel dönüşle kendine döndürsün Rabbim 🥰💙
SilBu nasıl içe işleyen bir yazı olmuş canım benim.. içimde hissederek okudum Allah razı olsun senden inşallah 🤲🥰
YanıtlaSilİnsan çok aceleci
YanıtlaSilİmtihanlar çetin
Rabbim imanımızı artırsın basiret versin
Ne diyelim o razı olsun gerisi boş
Bu dünya ve ahiret arasında köprü olan düşünce yazıları her daim tazelemiştir ruhumu 💙kaleminize sağlık Ayşe hocam🍀
YanıtlaSil