Birlikte Yaşama Ahlâkı

"Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir." (Bakara, 256)
.
Evet dinde zorlama yoktur. Bir çoğumuz burada durup şu soruyu sorarız: Madem zorlama yoktur, o halde nedir bu kurallar, hesap nedir, ceza niye, mükafat niye?

Burada kastedilen herhangi bir inancı seçme konusunda kişilerin serbest bırakılmış olmasıdır. Kimse kimseyi herhangi bir inanç için zorlayamaz ve hiç kimse de inandığı şeylerden dolayı kınanamaz. Kafirun Suresi bunun tam bir tefsiridir. Senin dinin ve anlayışın sana, benimki bana..

Aslında birlikte huzur içinde  yaşamanın da ipucunu verir burada anlayanlara..

Din ise kurallar bütünüdür. Belli bir aşamaya gelmiş, hayati sorgulamış, araştırarak bir imana ulaşmış ve o büyük Yaratıcıyı fark etmiş olanlar kendi istekleri ile bu kapıdan adımlarını atarlar. Zorlama denilen şey ondan sonra başlar.

Benzetme biraz basit olabilir ama bu bir okul seçme ya da herhangi bir sınava kayıt olma gibidir. Kimse seni o sınava girmen için zorlamaz. Kendi isteğiyle bilerek tercih edersin.

Ama tercih ettikten sonra bir çok şey senin isteğin dışında hareket eder. Sınava gireceğin yeri, salonu, saati hatta oturacağım yeri bile seçemezsin. Mesela o masa daha çok ışık alıyor benimki karanlık, bu bana yapılmış bir haksızlıktır, sınavımı etkiliyor diyemezsin. Soruları seçemezsin. Hatta onu da geçtim, salonda istediğin gibi hareket bile edemezsin. Sınav kuralları bellidir çünkü. Gözetmenler sadece aracıdır, ve kuralların aktarılmasından vazifelidir. Sonuç ise sınava giren ile o sınavı yapan arasında değerlendirilir. Ya kazanır ya da kaybeder.

İşte aslında şu dünya hayatı da bir bakıma böyledir. İnanan insan sınavı ve kurallarını da, ister katı, ister yumuşak, ister sevsin, ister sevmesin, kabul etmiş demektir. Ki bu kuralların hepsi, aslında derin düşünecek olursa kendi yararınadır. Ama ilk etapta fark edemeyebilir veya anlayabilir. Burada devreye peygamberler ve kutsal kitaplar girer. Ve gerekli olan her şeyi bir bir anlatır, söylerler.

Kimse kimseye inansa bile zorla ibadetleri yaptıramaz ya da yapmıyor diye kınanamaz ama Yaratıcısı sorar. Tabii ki sınav bittiğinde. Ne yaptın, nasıl davrandın, kurallara uygun mu, uymadın mı, diye.  O yüzden, inanıyorsa eğer Rabbinin istediği her şeyin önünde gelir. Kuralları da başkası için değil Rabbi istedigi için uygular. O dediği için yapar ibadetlerini, O razı olsun diye terkeder haramları ve farzları yerlestirir hayatına. Tabi sonucunu Kimse bilemez. Peygamberler ve kitaplar kuralları anlatır, uyarır ama nihai karar yine O'na aittir. 

İnsanları da dini de yargılamak çok kolay. Halbuki herkes birbirini anlamaya çalışsa ve saygı gösterse hayat bu kadar yaşanılmaz olur muydu hiç?

Ayşegül Eskikurt 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..