Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ölçü

Resim
Kendini nasıl görüyorsun? Güzel mi, çirkin mi? Değerli mi, değersiz mi? Nedir senin ölçü? Boy, pos, görünüş, kılık kıyafet.. Ya da sahip oldukların mı seni değerli kılan? Malın, mülkün, çocukların, mesleğin, kariyerin... O zaman bil ki.. Dış görünüşün nasıl olursa olsun; İçindeki iyi niyet ve gerçek iman seni dünyanın en güzel insanı yapar.. Zira Rabbin görünüşüne değil, kalbinin derinliklerinde var olan o güzelliğe bakar.. Bak ne güzel söylemiş Söz Sultanı (sas): "Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar." (Müslim, Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539) Hadisin başka bir versiyonunda da şöyle geçer: " Allah Teâlâ sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kalblerinize bakar.” (Müslim, Birr 33. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 9) Ama nedense bizim için kalbi ya da yaptıkları önemli olmaz.  Farkında olmadan insanları dışına bakarak etiketleriz. Fıkradaki gibi "Ye kürküm ye...

Sonbahar ve Kasımpatı

Resim
Sonbahar demek yaz bitip okulun açılması, o güzel telaşın başlaması demekti benim için çocukken.. Hayat Bilgisi dersinde göçmen kuşları okumak ve sürü sürü ayrılıp gitmelerini hayal etmekti.. Duvar boyunca uzanıp giden Mevsimler Panosu'nda resmedilen uçuşan yapraklar ve ellerindeki şemsiyeyi rüzgâra kaptırmamak için sıkı sıkı tutan çocuklardı.. Sonbahar demek, dökülen yapraklarda güz renklerini yakalamak için kuru yaprak toplayıp, resim defterine yapıştırma etkinliği yapmaktı. En güzel sayfa ise, en çok çeşidi bir araya getirebilenin olurdu. Yaprakları genelde yeşil kalan bir beldede, farklı sararmış yaprak bulmak biraz zordu çünkü. Büyükler bile çeşit çok olsun diye yardım ederdi o yüzden yaprakları toplarken. Sonbahar demek, mandalina kokuları demekti. Mevsimin o ilk mandalinaları mis gibi kokardı o zamanlar. Cebine koyduğun mandalinayı teneffüste koklayarak yemek ve henüz yanmaya başlayan sobaların üzerine kabuklarını koyarak aromasını hissetmek, taa içine çekmekti o...

Ya Haset Eden Sen İsen

Resim
Hasetçiden Allah'a sığınırız da, hiç düşünmeyiz ya kendimiz hasetçi isek, diye.. Ya kalbimizde varsa ve biz henüz farkında değilsek.. O da olur mu, demeyin.. Elbette ki olur.. Bir düşünün.. Öncesinde her şey dört duvarın ardındaydı. Ya da büyük ölçüde öyleydi. İnsanlar dışarıya mahremlerini duyurmayı ar sayardı. Mesela ihtiyaç sahibine verdiği yağı bile, kimse görmesin diye gece gönderen ve yaptığımız zaten azıcık bir şey, onu da elaleme gösterip sevabını mı yok edelim, diyen insanlar vardı. Ama herkes bu kadar ince değildi tabii ki eskiden de. Belki gerçekten henüz ahlak bozulmamıştı, belki de toplumda henüz ayıp ya da garip karşılandığı için otomatiğe bağlanmış şekilde davranıyordu insanlar. Alışmışlık saikiyle.. Şu bir gerçek ki, toplum kuralları ve yaptırımları bazen İlahi emirlerin bile ötesine geçebiliyor ne yazık ki insanlar arasında. Ve bir zaman geldi. Koca koca ekranlar kuruldu evlerin, odaların ortasına. Aileleri, insanları izledik oradan. Yemek masal...

Ya Hayır Söyle.. Ya da Sus..

Resim
"Bâtıl şeyleri iyice tasvir, sâfi zihinleri idlaldir." diyen Bediüzzaman çok önemli bir noktaya işaret eder. Yani hoş olmayan dinin kötü gördüğü şeylerin açıkça, her detayı ortaya dökülerek anlatılmasında saf temiz zihinlerin bozulması tehlikesi vardır. Çünkü zihin anlatılanı ister istemez canlandırır. Bunun yanında başka bir tehlike ise saf zihinlerde o çirkin şeyler hakkında merak uyandırması ve âdeta bir yeşil ışık yakmasıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki, bir şeye “kötü” diyerek onun kötülüğünü anlatmakla, onun detaylarıyla tasvirini yapmanın birbirinden farklı olduğunun bilinmesi gerekir. Fert ve topluma zarar veren tavır ve davranışlardan insanları uzaklaştırmak, soğutmak ve bu tür kötülüklere karşı onlarda bir tiksinti hissi uyandırmak için elbette onların kötü olduğunun söylenilmesi, onlar hakkında uyarıda bulunulması gerekir. Fakat bu yapılırken, o kötü fiil ve davranışlar renk renk, çizgi çizgi resmedilip zihinlerde somut fotoğraf ol...