Bereketli Olsun
Güneşin sıcağını iyiden iyiye hissettirdiği bir gündü. Tarlada iki büklüm olmuş, ürünlere zarar verebilecek otları ayıklamaya çalışan amcaya seslendi: "Bereketli olsun amca, kolay gelsin."
Sonra yanındaki termostan bir bardak soğuk su döktü yaşlı adam için, belki susamıştır, diyerek.
Yaşlı adam mutlulukla aldı ikram edilen suyu, kana kana içti. Nasıl da susamıştı. Susuzluğunu gören Rabbi, ayağına kadar getirmişti su kaynağını. Hamd O'na, şükran O'na.
Sonra delikanlıya seslendi:
"Ömrün, vaktin, zamanın, gençliğin bereketli olsun. Her tuttuğun su gibi aziz, su gibi bereketli olsun"
....
Bereket kelimesi dilimizde sıkça kullandığımız bir kelime aslında. Mübarek de bereketli demek.
Sayacak olsak, mübarek yani bereketli olan, öyle olduğu kabul edilen çok şey var. Bir de bereket duaları var tabii.
Peki nedir bereket?
Şöyle tanımlanıyor bereket kelimesi İslam Ansiklopedisi'nde:
"Bereket kelimesinin masdarı olan bürûkün asıl anlamı “devenin bir yerde çöküp durması, orada kalıp beklemesi”dir.
Bu mânaya bağlı olarak iyi ve hoş karşılanan bir şeyin süreklilik arzedişine bereket denilmiştir.
Söz konusu şey maddî ise varlığını sürdürmek yani tükenmemek anlamında bolluk, mânevî ise yine aynı anlamda saadet kelimeleriyle ifade edilmiştir."
Detaylarıyla öğrenmek isteyenler 'Bereket' maddesine bakabilirler.
Ne kadar önemli aslında öylesine söyleyip geçtiğimiz şu küçücük kelime. Tükenmeyen nimet, tükenmeyen bolluk kaynağı. Maddi ve manevi saadete vesile. Bereketi veren, nasip edense Alemlerin Sultanı.
Bazı şeyleri kendinden bereketli kılmış, Kâbe gibi, su gibi, hurma, zeytin gibi.
Ya da bazı şehirleri Mekke gibi meselâ. Ya da günleri ve ayları. Cuma gibi, Ramazan gibi.
Bazen de bazı davranışların içinde saklamış bereketi. Ya da insanların birbirine duasında..
Gelin bereket nerelerde saklı Allâh Rasûlü'nün (sas) dilinden görelim bir de...
Bereketle Alakalı Bazı Hadisler
1- Yemek sofranıza hepiniz toplanınız (bir araya geliniz) ve yemeğe başlarken de Allah'ın ismini anınız (Bismillahirrahmanirrahim, deyiniz) , eğer böyle yaparsanız Yüce Allah o yemeği sizin için mübarek kılar.
Açıklama: Annemiz Aişe (ra) diyor ki:
Bir gün Rasûlullah (sas) ashaptan 6 kişi ile bir sofrada yemek yiyorlardı. Derken bir arabi çıkageldi, sofraya oturdu, bir iki lokma yiyince hemen yemek tükendi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz "Eğer bu adam yemeğe besmele ile başlasa idi, yemeğimiz bereket bulur ve hepimize yeterdi." buyurdular.
2- Yemeğin bereketi; yemekten önce temizlik -elleri yıkamak- ve sonra da yine temizlik -yani elleri yıkamak- ile meydana gelir.
Açıklama: Bu hadisi şerifin geliş sebebi şöyledir: Bir gün Ashâb-ı Kiramdan olan ve ehli beyti Mustafa'ya dahil edilen Hazreti Selman-i Farisî (Ra) - kendisi Tevrat’ı ve İncil'i okumuş büyük bir âlim olduğundan - Efendimiz’in huzuru saadetlerinde "Yâ Rasûlâllah (sas), ben Tevrat’ta okumuştum ki; yemeğin bereketi yemekten önce el yıkamakla temin edilir" dedi. Bunun üzerine Rasûlü Ekrem hazretleri (sas) yukarıdaki hadisi şerif ile cevap verdi, yani, (yemeğin bereketini temin etmek için hem yemekten önce hem de yemekten sonra elleri yıkamalıdır) diye buyurmuşlardı.
3- "Bereket ve bolluk Allah tarafından yemeğin ortasına iner; öyle ise yemeyi 'tabak, sahan veya tepsinin' etrafından, yani, kenarlarından ve önünüze gelen kısmından yiyiniz, ortasından, tepesinden yemeyiniz."
4- "Ekmeğe ikram-hürmet ediniz, çünkü, Yüce Allah, şüphesiz o ekmeği gök'ün bereketlerinden indirdi ve yerin bereketlerinden çıkardı."
5- "(Yenilecek) yemeği soğutunuz. Zira yakan (çok sıcak olan) yemekte bereket yoktur.."
Bu hadisi şerifin geliş sebebini, şöyle rivayet ederler: Peygamber Efendimizin evlatlığı olan Enes (ra) diyor ki, "Bir gün Rasûlü Ekrem hazretlerinin huzuruna fokur fokur kaynayan bir kap yemek getirdiler, Fahri âlem (dünyanın övüncü) efendimiz, mübarek elini kaldırdı ve "Cenabı Hak bize ateş yedirmedi. Bu yemeği soğutunuz - yani yenebilir sıcaklığa getiriniz - zira, kaynamakta olan yemekte feyiz ve bereket olmaz buyurdu."
Diğer bir hadisi şeriflerinde de: "Çok sıcak şeyleri yiyip içmek, o nimetin feyiz ve bereketini giderir ve yiyen kimse, sıcaktan ne yediğini bilmez, lezzetini bulamaz. Mutedil (sıcaklığı normal) olan şeyleri yiyip içiniz, çünkü, hem rızıkta bereket olur, hem de yiyen kimse o nimetin lezzet ve zevkini bulmuş olur." buyurmuştur.
6- "Seher vaktinde ( yani gerçek fecrin doğuşundan önce) Cenabı Hakkın ilahi şefkati olan nimetlerden yiyiniz, zira "sahur" yemeğinde, muhakkak, bereket vardır."
Peygamber Efendimiz sahur yemeği için "Mübarek Gıdadır" diye buyurmuştur.
Bir hadisi şeriflerinde "Oruçta, sahur yiyene ve hudut-sınır boyunda nöbet bekleyene Hak Teâlâ (Yüce Allah), hesap, kitap sormayacaktır." buyurmuş, diğer bir hadiste de:
"Bir hurma, yahut bir yudum su ile de olsa sahur yemeğindeki bereket ve ganimeti kaçırmayınız." buyurmuştur.
7- "Sizden biriniz, iftar vaktinde oruç açarken, orucunu hurma ile açsın, zira, hurma berekettir, eğer hurma bulunmazsa, su ile iftar etsin, zira, su temizdir ve temizleyicidir. "
8- "Zeytinyağını yeyiniz ve onunla yağlanınız, zira, o yağ mübarek bir ağaçtan meydana gelmiştir."
9- "Yemeğinizi ölçünüz-tartınız, sizin için hayır ve bereket meydana gelir. "
10- "Benim ümmetim için (hayırlı ve mübah işleri yapmak hususunda) erken vakitlerde hareket edip davranmak, Allah tarafından mübarek kılındı(yani, başarmanın, feyiz ve bereketin devam ve kararlılığı ihsan olundu)."
Bir başka hadisi şerifte: "Helalinden rızık ve diğer ihtiyaçlarınızın talebi hususunda, gayet erken davranmaya gayret ve acele ediniz. Zira, erkencilikte feyiz ve bereket, zafer ve rahmet vardır." buyurulmuştur.
Diğer bir rivayette de: "Bir kimse, sabah erken kalkarak işine gücüne gitmez, rızıkların taksim olunduğu öyle hayırlı bir zamanda uyursa, onun uykusu, rızkının bereketine mani olur, eksilir." diye buyurulmuştur.
Hz Fâtımatüz-zehrâ (r.anha) diyor ki: "Bir gün sabah erken, peygamber babam bana uğramıştı, ben de yatıyordum, beni uyandırdı ve "Ey kızcağız, kalk Rabbinin rızkına hazır ol, sakın gafillerden olma, zira, Allah celle şanühü (Şanı çok yüce olan) rızıkları, tanyeri ağardıktan tâ güneş doğuncaya kadar, o esnada kullarına taksim eder." buyurdu.
Bir rivayette de Fahri âlem Efendimiz "Yâ Allah, ümmetimin erken kalkan ve erken işine başlayanları için feyz ve bereketini, nimet ve rahmetini bol et!" diye dua buyurmuştur.
11- "Zeytinyağını yeyiniz ve onunla yağlanınız, zira, o yağ mübarek bir ağaçtan meydana gelmiştir. "
12- "Satıcı ile alıcı birbirinden ayrılmadıkça -yahut ayrılana kadar- anlaşmalarını bozmakta serbesttirler. Bunlardan her biri, dürüst olur da her şeyi öbürüne açıkça söylerlerse, bu alış veriş kendilerine mübarek kılınır. Eğer iki taraf, malın halini ve ayıbını gizler de yalan söylerlerse, işte bu alış verişlerinin bereketi giderilir."
13- " Sen, evine, aile halkına vardığın vakitte onlara selâm ver. Senin bu selâmın hem sana, hem de evinin halkına hayır ve bereket olur."
Nur Sûresi 60. âyette de Cenâb-ı Hak "Ey mü'minler, siz kendi evlerinize veya yakın akrabalarınızın evlerine girdiğiniz vakit, Allah Teâlâ tarafından - bir hediye ve bereket olmak üzere - o evlerin halkına selâm veriniz ki, onlar sizin din kardeşlerinizdirler ve akrabalık açısından sizdendirler."
Hz Enes dedi ki: "Rasûl-i Ekrem Efendimiz bana bir gün "Yâ Enes, sana üç şey öğreteyim ki onlarla faydalanasın" buyurdu. Ben de "Anam, babam sana feda olsun, buyurun yâ Rasûlâllah(sas)" dedim. Fahri âlem hazretleri "Yâ Enes, ümmetimden rastladığın kimselere selâm ver ki, ömrün uzun olsun. Evine girdiğinde ailen halkına selam ver ki, evinin bereketi çok olsun. Kuşluk namazı kıl ki (duhâ namazıdır), yüzün Allah'a dönmüş olsun." buyurmuşlardı.
14- "Feyiz ve bereket, sizin büyüklerinizle beraberdir."
Bununla alakalı ayrıca "Kim ki bizim küçüklerimize merhamet etmez, büyüklerimize de saygı ve hürmet etmezse, o kimse bizden - ehli iman ve islamdan - değildir" buyurmuşlardır.
Diğer bir hadisi şerifte de: "Büyüklerinizle oturunuz, şüphelerinizi alimlerden sorunuz, dostluk ve muhabbet ettiğiniz hep hakîm ve âkil-akıllı ve âlim kimseler olsun." buyurmuştur.
15- "Din kardeşinizin, size karşı yaptığı iyiliğe, siz de iyilikle karşılık veriniz. Ona bereket ile dua ediniz, zira, bir kimsenin yemeği yenildiği, suyu içildiği vakit, sonra ona, bereket ve hayır ile dua edildi mi, onlardan, onun alacağı sevap ve mükâfat, işte odur."
Ashâb-ı Kiram efendilerimiz, Rasûl-i Zîşân'a sormuşlar ve "Ey Allahın elçisi, biz, bir din kardeşimizin ziyafetine gidersek, yahut onun bir iyiliğine nail olur isek, ona nasıl karşılık verelim?" dediler de, Peygamberimiz onlara cevap olarak "Mü'min ve Müslüman kardeşlerinizden birinin davet ve ziyafetine varır ve sofrasına oturup yemeğini yer, suyunu da içerseniz yahut herhangi bir iyiliğine erişirseniz, ona karşı elinizden geldiği kadar ve hattâ, onun yaptığından daha fazlasını yaparak mükâfat ve karşılıkta bulununuz, şayet, karşılığını yapmak elinizden gelmezse, ona hayır ve bereket ile, meselâ, "Allah ziyade etsin, bereket olsun, Allah razı olsun, sofranız açık olsun, Allah kapınızı kapamasın!" gibi dualarla dua ediniz. Zira, bir kimsenin yemeği yendikten, suyu içildikten sonra, misafirler onun hayır ve bereketinin, mal ve mülkünün, selâmet ve saadetinin çok olması için dua ederlerse, işte, onun alacağı en güzel mükâfat, budur.
16- "Sizden biriniz evlendiği vakit, onun akraba ve kardeşleri, "Yüce Allah seni eşin hakkında mübarek kılsın, eşinin geçindirme, yaşatma ve geçiminin iyi olması hususunda da, senin üzerine, bereket ve rahmet ihsan buyursun" diyerek dua etmelidir."
Bir rivayette de "Yüce Allah, her ikinizin arasını hayır ve muhabbet-sevgi, feyiz ve bereket ile birleştirsin" ilâvesi vardır
17- "Sizden biriniz yolculuğa çıktığında din kardeşlerine veda etsin. Zira, Yüce Allah, onların dualarında, yolcu için "hayır - bereket" ve "canı koruma" yaratır."
Hz. Enes (ra), dedi ki, "Birgün Allah'ın elçisinin huzuruna bir zât geldi ve "Ey Allah'ın Elçisi, ben yolculuğa niyet ettim bana biraz azık verir misin?" dedi. Peygamber Efendimiz "Yüce Allah sana takva versin" buyurdu. O zât dedi ki "Biraz daha artır Yâ Rasûlâllah." Peygamber hazretleri: "Allah (cc) günahını affetsin." buyurdu. O zât, yine "Anam, babam sana feda olsun, biraz daha artır, Ey Allahın Elçisi" deyince Efendimiz "Nerede, nasıl ve ne zaman olursan ol, Yüce Allah sana hayır ve bereketini bol ve kolay ihsan buyursun" diye dua buyurdu.
Diğer bir yolcuya da: "Ey Allahım, yeri, (mesafeleri) onun için kısalt ve yolculuk meşakkat ve zahmetini de ona kolaylaştır" diye buyurmuştur.
18- "Sizden biriniz yemeğe davet edildiği vakit, derhal icabet etsin (katılsın). Eğer, misafir - davet edilen kimse - oruçlu değil ise, hemen oturup yesin, oruçlu ise onlara yani, hane ve sofra sahiplerine bereket ile hayır dua etsin."
19- "Sizden biriniz, kendi nefsinde, yahut malında, yahut kardeşinde -öz kardeşinde ya da din kardeşinde- hoşuna giderek beğendiği güzel bir şey görecek olursa, onlara bereketle hayır dua etsin, zira Nazar(isabeti ayn) gerçektir, vardır."
Bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz: "Bir kimse gördüğü bir şeye hayret eder ve hoşuna giderse, nazarının (bakışının) kötü tesirinden onu korumak için "Mâşâallah, lâ kuvvete illâ billah, Allahümme bârik fîhi!" diyecek olursa baktığı şeye zarar da değmez." diye buyurmuştur.
Manası: "Allah ne dediyse o olur, gözün kötü tesirinden korunmak ancak Cenâb-ı Hakkın kuvveti ve koruma kudretiyledir. Yâ Allah, sen ona rahmet ,hayır ve bereket ihsan eyle!" demektir.
Esasında halk da, bir şeye baktığı zaman gözünün dememesi için "mâşâallah, bârekallah" derler ki, ne güzeldir!
20- "Bakara Sûresini okuyunuz, zira, o sûreyi almak -yani okumak ve gerekeni ile amel etmek- berekettir. Terketmek ise -dünyada ve ahirette - hasrettir.
21- "Şüphesiz, Allah (cc), size, lütuf ve yardımından vermiş olduğu rızık ve nimet ile sizleri imtihan ediyor. Eğer kul, Cenâb-ı Hakkın size paylaştırıp verdiği nimete razı olursa, o nimet ve rızık, "min tarafillâh-Allah tarafından" o kimse için mübarek kılındı ve genişletildi. Eğer, o kul "Nahnü Kasemnâ-Biz paylaştırdık" hükmüne razı olmayıp, hırs, tâmâ', aç gözlülükle, haset ederek kulların haklarına saldırırsa, onun için o nimet, hem mübarek olmaz, hem de âleme rızık veren Allah, verdiğini artırmaz."
22- "Mümasaha-Musafaha (el ele tutuşmak) da bereket vardır."
Bir hadisi şerifte "Musafaha ediniz. Eğer, kalplerinizde karşınızdakine, kin, buğz ve adavet-düşmanlık gibi şeyler varsa bu sebeple yok olur." buyrulmuştur.
Gerçekte, İslamiyet'te musafaha eski bir sünnettir. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde musafahanın şeklini bile tarif buyurmuştur. Şöyle ki: "Ey ümmetim, siz musafaha ettiğiniz vakitte, birbirinizin baş parmaklarınızı avuçlarınızla tutunuz ve iki el ile musafaha ediniz, zira o baş parmakta bir damar vardır ki muhabbet denilen şey oradan yayılır."
23- "Gölgeye dön -yani yerini değiştir -, zira gölgeye gelmek mübarektir"
Ashâb-ı Kiramdan Ebu Hâzim namında çok takdir edilen bir kişi diyor ki "Ben bir gün güneşte oturuyordum, hava da çok sıcaktı. Peygamber Efendimiz, benim güneşte oturduğumu görünce bana hitaben: "Ey güneşte oturan kişi, kalk oradan, yerini değiştir, gölgeye gel, zira gölgede ve senin gölgeye gelmende çok bereket ve menfaat vardır." diye buyurdu.
24- "Yalan yere yemin etmek, gerçi eşyanın sürümünde -satışında- fayda verir gibi görünür ama gerçekte, o alış verişin bereketini eksiltir veya büsbütün giderir."
25- "Rıfk ve mülâyemet (yumuşak ve tatlılık) ile muamelede, bolluk ve bereket vardır. Kim ki bu rıfk ve mülâyemetten mahrum olursa, hayır ve bereketten de mahrum olur."
Peygamberimiz ayrıca şöyle buyuruyor: "Hayatta rıfk ile hareket, bazı ticaretlerden daha hayırlıdır. Rıfk, yümn, uğur ve berekettir. Şiddet de hamakat, ahmaklık ve cehalettir. Cenâb-ı Hak bir hane halkına bereket ve rahmet istedi mi, o hane halkının kalblerine, birbirlerine karşı rıfk ve mülâyemet (yumuşaklık, muhabbet, sevgi ve nezâket) ihsan eder. Yüce Allah (cc), her konuda karşısındakine rıfk ile yumuşaklıkla davranmayı sever." buyurmuşlardır.
26- "Rasûlullah Efendimize süt takdim edildiği vakit, "Berekettir" diye buyururlardı.
27- "Hurma ve sair meyveli ve meyvesiz ağaçlar, sahipleri yani, o ağacı ilk dikenleri ve ondan sonra gelen çocuk ve torun varisleri için, Allah'a şükür ettikleri müddetçe, bereket, hayır ve menfaat getirir."
28- "Benim ümmetim, mübarek bir ümmettir. Bilinmez ki hayır ve bereket onların evvelinde midir, yoksa, âhirinde midir?"
Efendimiz, ümmetini yağmura benzeterek "Benim ümmetim yağmur gibidir, yağan yağmurun hepsinde feyiz ve bereket olduğunda şüphe yok ise de, en fazla hayır ve menfaat, feyiz ve bereket, yağan yağmurun evvelinde midir, yoksa sonunda mıdır, bilinmediği gibi ümmetimin de hayır ve fazilet evvelinde midir ahirinde midir, belli değil?" diye buyurmuşlardır.
29- "Rasûlullah Efendimizin önünden sofrası kaldırıldığı - bir rivayette kendisi kaldırdığı - vakit bu dua ile dua ederdi:
"Allahım, hamd senindir, riyadan salim (temiz)ve kendisinde feyiz ve bereket olan hamd ile Sana çok hamd ederiz. Bize yeter derecede nimet veren ve bize eziyet veren şeyleri defeden ve bizi suya kandıran, Yüce Allah'a hamd ederiz. Rabbimiz -divanından- reddedilmeyen, yani kabul buyurulan, fazl ve nimeti inkâr edilmeyen ve terk olunmayan, yani taraf olunan ve kendisine ihtiyaç duyulan hamd ile Sana bir kere daha hamdederiz."
Diğer bir hadisi şerifte de "Yüce Allah, muhakkak öyle bir kulundan razı olur ki, o kul Yüce Rabbinin nimetlerini helalinden yer, içer, sonra da o nimetler üzerinde Allah'a şükr ile dua eder." buyurmuştur.
Yukarıdaki duaya, Efendimizin duayı da ilâve buyurduğunu Tirmizi merhum, Şemailinde kayıt edip,rivayet etmiştir:
"Bizi yediren içiren ve müslüman yapan Allaha Hamd olsun."
Bazı kere de:
"Benden bir çaba ve gayret gelmeden verdiği rızıkla beni yediren Allah'a Hamd olsun."*
Rabbimizden maddi manevi bereket talep ederken davranışlarımız da berekete vesile olsun.
Rasûlullah (sas) dilinden dökülen şu dualar bizim de duamız olsun.
Bereket olsun...
“Allah’ım! Günahımı bağışla, evimi, yurdumu geniş ve rahat eyle ve rızkımı benim için bereketli eyle.”
(İbn Ebî Şeybe, Dua, 42, No: 29382)
Allahım! Senden nefsimi, kulağımı, gözümü, ruhumu, yaratılışımı ve ahlakımı, ailemi, hayatımı ve ölümümü, işlerimi,amellerimi benim için hayırlı ve bereketli kılmanı istiyorum, hayır ve hasenatımı kabul eylemeni ve Senden Cennette yüksek dereceler istiyorum. (Amin!) Duamı kabul eyle.” (Hâkim, De’avat, No: 1911)
Ayşegül Eskikurt
* Bereket ve İlahi Rahmet - 40 Hadis adlı eserden..
Derleyen: Abdullah Muhammed Menbeciyil Hanbeli.
Tercüme ve Şerh : Hacı Kemal Öğüt Alasonyalı (1877-1966)
1- Ebu Davud, Tac Camiul Usul - c3 s135, Sünen-i İbni Mace s245, Camiussağir cc1 s152, Terğib ve Terhib c3 s316
2- Tirmizi-Şemaili Şerif s139, İbn-i Mace s242Ebu Davud c2 s122, Tac Camiul Usul - c3 s121
3- Tirmizi c2 s3, Ebu Davud c2 s123, İbi Mace s242, Tac Camiul Usul - c3 s125, Kenzül Ummal c8 s6
4- Hakim Tirmizi tahriç etti, Camiussağir c1 s92
5- Kenzül Ummal c8 s3, Camiussağir c1 s77
6- Buhari c2 s216, Müslim c2 s32
7- Müsned-i Ahmed, İbni Hibban, Camiussağir c1 s290
8-Sünen- İbni Mace s246, Tirmizi Şemail s118, Tac eccamiul usul c3 s140
9- buhari c3 s20
10- Taberani-Evsat, fethul Kebir c2 s9, Camiussağir c3 s208
11- Sünen- İbni Mace s246, Tirmizi Şemail s118, Tac eccamiul usul c3 s140
12- Sahih Buhari c3 s16-17 Sahih Müslim c1 s447
13- Tirmizi, Tac Camiul usul c5 s261
14- İbn-i Hibban-Sahih, Ebu Nuaym-Hilye, Hakim-Müstedrek, Beyhaki-Şuabil iman, Camiussağir c2 s220
15- Sünenu Ebu Davud, Beyheki, Camiussağir c1 s151
16- Sünenu İbni Mace s138, Sunen Nesai c6s128, Camiussağir c1 s316
17- Deylemi fi müsnedi firdevs, Camiussağir c1 s333
18- Taberani fil Kebir, Meşarik c1 s278, Camiussağir c1 s346
19- Buhari, Muslim, Ebu Davud İbn-i Mace, Taberani fil Kebir, Meşarik c1 s278, Camiussağir c1 s346
20- Tac camiul usul c4 s15, Müsnedu Ahmed, Taberani fil kebir, Ebu Yala müsned, Beyhaki fi Şabul İman, Camiussağir c2 s64
21- Beyhaki fi Şa'bul İman, Camiussağir c2 s281
22- Sünenu Ebi Davud, Muvatta' Li İmam Malik, Camiussağir c3 s220
23- Hakim fil müstedrak, Camiussağir c3 s234
24- Buhari c3 s11, Müslim, Sünenu Ebi Davud
25- Buhari c3 s11, Müslim, Sünenu Ebi Davud
26- İbni Mace s.246, Camiussağir c5 s88
27- Taberani Fil Kebir, Camiussağir c6 s298
28- İbni Asakir-mürselen, Camiussağir c2 s184
29- Buhari, Ebu davud, Tirmizi, İbni mace, Müsnedi Ahmed, Camiussağir c5 s136
Yorumlar
Yorum Gönder