Birlikte Yaşama Ahlâkı ve Hucûrat Sûresi
Anlamı "Evler" demek olan Hucûrat Sûresi, ne öğretir, ne söyler bize derinden derine?
İlk başta konuşma adabını öğretir Hucûrat, nezaketli olmayı, konuşurken, değil öfkeyle, küfürle karşılık vermek, ses yükseltmeden, kırmadan, dökmeden konuşmayı öğretir.
Başkasının evine dağdan iner gibi değil, izin isteyerek girmeyi öğretir.
İnsanlara hürmet etmeyi öğretir. İlme, yaşa, olgunluğa değer vermeyi öğretir.
Birisi ya da birileri hakkında söylenen sözlere, hemen üzerine atlayıp o söz ile yaftalamak ya da karalamak yerine, emin olmadan inanmamayı, araştırıp aslını öğrenmeyi öğretir ki, insanlar toplum içinde zan altında kalmasın.
Kardeş olmaktan da öte, bulunduğu ortamda kardeşçe yaşamayı öğretir.
Dalga geçmeden, alay etmeden, küçümsemeden, hor görmeden, lakaplar, kulplar takmadan, insanları utandırmadan birlikte yaşamayı öğretir.
Dahası bunu zedeleyecek her tür davranıştan kaçınmayı da öğretir Hucurat. Kimse hakkında herhangi bir yargıda (zanda) bulunma - ki bu seni ön yargıya (sui zanna) götürebilir-, kişilerin özelini araştırma, arkasından çekiştirme, der. Çünkü herkesin evi, hayatı kendine özeldir, mahremdir. Evlere ve içinde olup bitenlere saygı duyulmasını ister.
Hâsılı; eğer en iyi, en kıymetli insan kim diye de soruyorsan, sen önce kendine bak, der. Onun bunun dili, ırkı, nesebi değil önemli olan, senin Rab katındaki duruşun ne? İşte insanı özel kılan, üstün kılan odur, der Hucurat.
Her adım attığında, O'na saygısızlık yaparım düşüncesi ile yaşıyor musun? Onun verdiği aklı, kalbi, uzuvları O'nun istediği şekilde kullanıyor musun?
Ahlâk Seni yaratanın sende görmek istediği ise, ne kadarını sergiliyorsun üzerinde?
Kalbin elem duyuyor mu O'nun huzurunda iken, O'nun istediği gibi bir kul olamamaktan dolayı?
Dilinin saygısızca söylediklerinden, elinin yapıp, işlediklerinden, zihnindeki kötülüklerden, girdiğin bir sürü haktan, vebalden, "Oku" dedigi halde başta insanı, sonra da tabiatı, hâsılı varlığı ve koyduğu kuralları hakkıyla okuyamamış olmaktan utanç duyuyor musun?
Kalbin O'nun karşısında nasıl atıyor? Herkesin evi kendine özeldir de, kalp evinde O'nu davet etmeye yüzün ve yerin var mı?
Birlikte yaşama ahlâkı, dedik ya.
Sen iyi olmadan kimse iyi olmaz. Sen iyi olmadan toplum iyi olmaz.
Çünkü senin evinde, yuvanda, ya da gönül evinde sebep olduğun tek bir hata, bir çok insanın hayatına sebep olabilir.
En basitinden, hakkın, dürüstlüğün, merhametin, güzel ahlâkın öğretilmediği bir yuvadan yetişen biri, gün gelir başka yuvaların yanmasına sebep olur. Ya eliyle, ya diliyle zarar verir, ya işini hakkıyla yapmaması ile. O yüzden sen iyi olmazsan kimse iyi olmaz.
Takva dediğin ise, her ne yapıyorsan O'nun rızasına uygun davranmak, kimseyi ne eliyle, ne de diliyle incitmemek için kılı kırk yarmaktır. Her ne yapıyorsan, "O güzeldir, güzel olanı sever" düsturunca en güzelini yapmaya çalışmak, işinin ehli olmaktır.
Dikenli yolda yürürken eteğine diken batmasın diye nasıl yürürse insan, şu dünya hayatında da birlikte yürürken, hakka girmekten ve başkalarına zarar vermekten korkarak yürümektir.
Allah katındaki yerini görmek istiyorsan kalbindeki saygıya, sevgiye bak.
Ne zaman vaz geçtin, Hucûrat'ın yapma, dediklerinden? Evin ne zaman karanlıklarda kaldı? Ne zaman hapsettin ruhunu, sevgisiz dört duvarın içine. Kalpler sevgisiz. Diller kin ve nefret dolu.
Önce oku, sonra tek tek say..
Ve bil ki, tek bir insan bile iyi olmazsa kimse iyi olmaz.
İyiliği bulamamış o bir kişi, gün gelir, bir çok iyi insanı kalp evinden yakar gider ve ardına bile bakmaz....
Evlerle birlikte enkaz altında kalan, o evlerde nasıl yaşanacağını anlatan ama bizim bir türlü öğrenemedigimiz "Hucûrat" şimdi .
Ve nice canlar, nice sevinçler, nice hayaller...
Yorumlar
Yorum Gönder