Sen Hazırlığından Haber Ver
"Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O'nun âyetleri okununca bu, onların imanlarını artırır ve yalnız Rab'lerine güvenip dayanırlar. Namazı hakkıyla ifa edip kendilerine nasib ettiğimiz mallardan hayırlı işlerde harcarlar.İşte gerçek müminler onlardır. Onlara Rab'lerinin nezdinde, cennette yüksek dereceler, mağfiret ve kıymetli bir nasip vardır." Enfal, 2-4
Bir cuma günüydü.. Peygamberimiz (s.a.s) minberde iken bir adam mescide girdi ve onun konuşmasını keserek, “Ey Allah’ın Resûlü, kıyamet ne zaman kopacak?” diye sordu. Bizim de hep merak edegeldiğimiz bir soruydu bu ama Sahâbe-i Kiram, saygıdan dolayı, soruyu soran kişiye susmasını işaret ettiyse de o, aynı soruyu üç kez tekrarladı.
Efendimiz, hemen cevap vermedi. Namazı kıldırdıktan sonra, “Kıyametin ne zaman kopacağını soran kişi nerede?” dedi. O adam da, “Benim, Yâ Resûlallah.” diyerek cevap verdi.
Peygamberimiz ise ona, asırlar ötesinden adeta bizlere de cevap verircesine, sadece şu soruyu sordu:
“Peki Kıyamet için sen ne hazırladın?”
Öyle ya, kıyamet şimdi kopacak dese, ne değişecekti? Ya amel bohçası hazır olmadan gelse ve herşey bitiverse?
O adam ise “Benim çok fazla amelim yok. Ancak ben Allah ve Resûlü’nü gerçekten seviyorum.” karşılığını verdi.
Bunun üzerine Resûlullah (sas) Efendimizin şu güzel, lal u güher olan sözler döküldü mübarek dudaklarından:
“Kişi sevdiğiyle beraberdir, sen de sevdiğinle beraber olacaksın.” Tirmizi, Zühd, 50
...
Şimdi aynı soruyu biz de soralım kendimize..
Hazır mıyız acaba, âlemler ötesi yolculuğa? Bohçamız ya da bavulumuz hazır mı? En acil götürülmesi gereken iman ve salih amelimizi koyduk mu içine? Peki ya salavatlarla, zikirlerle süsledik mi her bir paketimizi?
Gideceğimiz yolculukta tek referansımız olan Kur'an'a yer ayırabildik mi acaba? Namaz, oruç, güzel ahlak çok mu geldi, sığmadı mı içine?
Onun yerine çokça nefret, çokça kin, çokça gaflet, çokça günah, bir dünya dolusu kul hakkı ve çokça boş vakit mi doldurduk da, güzel hiç bir şeye yer kalmadı içinde?
Çok mu uzak kaldık yoksa O'nun zikrinden ki, kalplerimiz değil dinlerken ürpermek, okuyup anlamaya bile vakit bulamaz oldu.
Namazı hakkıyla kılmak nerede? Biz daha hakkıyla anlayamadık ki onu. Ya hiç kılmadık ya başkaları için kıldık ya da öylesine kılar gibi yaptık.
Bu dünya hiç bitmeyecek gibi yaşadık belki de. Oysa kıyamet bir an kadar, bir nefes kadar yakınımızda.. Uyudun uyanamadın olacak belki. Ya da elindeki lokmayı yemeye, ağzındaki bir yudum suyu içmeye bile vaktin olamayacak. Herkesin kıyameti, biraz da kendi ölümü değil midir?
Şimdi dönüp dönüp bakıyoruz kendimize, tam da terminalde otobüs bekleyen yolcular gibi. Ellerimizde bavulumuz.. Dört gözle bekliyoruz, ne zaman seslenecekler "Vakit tamam" diye.
Ama bavulda ne var, gideceğim yerde işe yarar mı içine koyduklarımız, bizi güzelliklere ulaştırır mı? İşte o meçhul..
Oysa şimdi tam da zamanı. Kur'an'la arayı bulmanın Ona tekrar yönelmenin, çantayı ya da bavulu, işte her neyse yeniden gözden geçirmenin. Evlerimizi bir ışık kaynağı haline getirmenin..
"Bir evde ne kadar çok Kur'an okunacak olsa, o kadar hayrı artar ve ehli çoğalır. Gökyüzündeki yıldızların dünya sakinlerine ışık tuttuğu gibi o ev de gökyüzü sakinlerine ışık tutar.” (Beyhaki) hadisi şerifinde buyrulduğu gibi.
Var mısınız siz de bir Ramazan ikliminde yeniden silkinip gökler ötesi alemlere kanat çırpmaya..
.
Ayşegül Eskikurt
🌹🌷🌹
Yorumlar
Yorum Gönder