Mühlet

Ya Halîm..

Halîm ismi, “Sabırlı ve temkinli, akıllı ve ağır başlı olmak” mânasındaki hilm masdarından sıfat olup “sabırlı ve temkinli olan, acele ve kızgınlıkla muamele etmeyip ileride meydana gelecek gelişmelere fırsat tanıyan” demektir.

Dil âlimleri kelimenin, “kudreti olduğu halde cezalandırmayan” ve “cezayı büsbütün terketmeyip gelişmelere göre hareket eden” şeklindeki iki anlamına dikkat çekerler (Lisânü’l-ʿArab, “ḥlm” md.; Ebü’l-Bekā, s. 404, 560; Zeccâc, s. 45).

Halîm, esmâ-i hüsnâdan biri olarak “sabırlı, acele ve kızgınlıkla muamele etmeyen” mânasına gelir.

Kelimenin kök anlamı içinde önemli görülen “kudreti yettiği halde cezalandırmama” ve “tamamen affetmeyip erteleme” noktalarını özellikle vurgulayan âlimler Halîm isminin şu mânaları üzerinde de dururlar:

Cenâb-ı Hak bu ismin tecellisi olarak tövbeleri kabul eder ve günahların bir kısmını affedebilir.

Allah’a karşı nasıl hürmet gösterileceğini bilmeyenlerin kaba davranışları ve âsilerin azgınlıkları O’nu öfkelendirip harekete geçirmez ve aceleye sevketmez. Allah hilim gösterir; öyle ki cahiller O’nun olan bitenden haberdar olmadığını sanır, basîreti bağlananlar da O’nun görmediği zehâbına kapılırlar.

Abdülkāhir el-Bağdâdî’nin ifade ettiği gibi, cezalandırmada acele eden, fırsatın elden kaçmasından korkan kimsedir.

İradesini dilediği zaman gerçekleştirmesi hususunda hiçbir engeli bulunmayan ve suçluyu kaçırma endişesinden münezzeh olan Yüce Varlık için hilim bir övgü sıfatıdır (el-Esmâʾ ve’ṣ-ṣıfât, vr. 96a).

Halîmî de, Allah’ın, günahları yüzünden kullarına olan lütûf ve ihsanını esirgemediğini, itaatkâr kulunun rızkını verdiği gibi âsi kulununkini de verdiğini, iyi kötü bütün insanları yaşatıp belâ ve âfetlerden koruduğunu belirtir (el-Minhâc, I, 200-201).

Halîm isminin bu tecellisi Allah’ın içtimaî hayatı yönetmede ve toplumların varlıklarını sürdürmedeki nizamını da açıklamaktadır.

Buna göre Yaratıcı, zalimi hemen cezalandırmaz ama mazlumun duasını kabul etmekte de acele göstermez.

İçtimaî hayatta hâkim olan bu ilâhî nizam insanın irade hürriyetinin ve sorumluluğunun temelini oluşturur.

Kur’ân-ı Kerîm’de, yaptıkları zulüm ve kötülükler yüzünden insanlar hemen ilâhî cezaya çarptırılmış olsaydı yeryüzünde hareket eden hiçbir canlının kalmayacağı, yani sosyal düzenle birlikte ekolojik ve fizik düzenin de bozulacağı ifade edilmekte ve bu tür davranışların cezalarının belli bir süreye kadar ertelendiği haber verilmektedir (en-Nahl 16/61; Fâtır 35/45).

Ayrıca çeşitli âyetlerde, inkârcıların başlarına geleceği haber verilen felâketin bir an önce gelmesini talep ettikleri, fakat belirlenen süreden önce felâketin gerçekleşmeyeceği beyan edilir ve ilâhî planın hiç aksamadan mutlaka uygulanacağı bildirilir (meselâ bk. Yûnus 10/11; el-Hac 22/47; el-Ankebût 29/53).

Adaletin gerçekleşmesi, sosyal düzenin kanunlarına bağlı olarak dünyada olabileceği gibi, dinî açıdan aradaki sınırın fazla önem taşımadığı âhiret hayatına da ertelenebilir.

“Onlar için öngördüğümüz azabın bir kısmını sana göstersek de veya seni bundan önce katımıza alsak da farketmez. Sana düşen sadece tebliğ etmektir, hesaplarını görmek ise bize aittir” (er-Ra‘d 13/40).

Özetle Allah Teâlâ, günahları yüzünden kullarına olan lütûf ve ihsânını esirgemez. İyi olsun kötü olsun bütün kullarını rızıklandırır; belâ ve âfetlerden korur.

Acelecilikle ve kızgınlıkla davranmaz. Çok yumuşak davranır. Ceza vermekte acele etmez. Süre tanır, ama ihmal etmez.

Halîm ismi ile, “günahları bağışlayan ve tövbeleri kabul eden” anlamındaki Afüv, Gaffâr, Gafûr ve Tevvâb; “her şeyin iç yüzünden haberdar olup bütün ayrıntıları bilen” anlamındaki Habîr, Muhsî, Vâsi‘; “her şeye gücü yeten, kudretli” anlamındaki Kadir, Kavî, Metîn, Muktedir ve “çok sabırlı” mânasındaki Sabûr isimleri arasında da anlam yakınlığı vardır.

Denilebilir ki Yüce Allah'ın Halîm olması kullarına rahmet içinde rahmettir.

Nitekim düşündüren diğer bir nokta da, geciktirilen şeylerdeki hayrı  insanın görememesidir.

Allah Halîm ismi mü'min kulun sevabını artırırken, fâsık ya da zalim kulunun da günahını artırıyordur belki de.

Çünkü mü'min bir kul o hali ile göçüp gitse sevabı az olacak, zalim ve isyankar kul o haliyle göçüp gitse cezası az olacak.

Evet, Allah imhal eder, geciktirir ama asla ihmal etmez.

Diger taraftan kul ise, görünüşe bakarak, istediği, arzu ettiği bazı şeylerin hemen olmamasına üzülür.

Ama demez ki, bu süre zarfında, hâlâ vakit varken ve nefes aldıkça takva yönünden mi kazançtayım, fısk (günah) yönünden mi zarardayım. Süre uzadıkça hangisi ağır basıyor, bilemez.

O yüzden insan verilen mühleti de lehine çevirmeli ve dua dua yalvarmalıdır Halîm olan Rabbine..

Öyleyse biz de dua edelim o kapının önünde:

Halîm olan Allah’ım, Sen mühlet verensin, cezaları erteleyensin.

Bize Halîm isminle muamele et ki; sana tevbe edecek vaktimiz olsun. Senden af dileyecek yüzümüz olsun Allah’ım!

Halîm isminle muamele et ki bize, karanlıkları aydınlığa çevirdiğin gibi, kalplerimizin karanlığını, Kuran’la aydınlığa çevirecek zamanımız olsun.

Halîm İsminle yalvarıyorum Sana Allah’ım, Sana, şeksiz şüphesiz bir iman için çırpınan ruhlarımıza sekinet indir!

Öfkeden kendimizi kaybedip, kâinatın en zavallısı haline döndüğümüzde, Senin Halîm İsmin tecelli etsin kalbimizde!

Öfkemiz isyana dönüşmesin! Bize yardım et! İsyandan kalbimizi muhafaza et Allah’ım!

Değiştiremeyeceğimiz şeylere karşı tahammül ver Allah’ım!

Hayatın iniş çıkışlarında, öfkelenir, sabırsızlanır ve acele edersek, Halîm ismin tecelli etsin kalbimizde!

Halîm İsminle dua ediyorum Sana Allah’ım; bütün güç ve kudret Sendedir!

Senden gafil olanları koruduğun gibi, bizi de bela ve musibetlerden koru Allah’ım!

Ya Halîm! Ya Halîm! Ya Halîm!

Bizleri de Senin boyanla boyanıp, Halîm olan kullarından eyle...

Ayşegül Eskikurt

Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi, Halîm md.
Neşe Kutlutaş, Esmâ-i Hüsnâ Duaları. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..