Senin Muharrem’in Hangisi

"Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma'dır." (Deylemi)
Muharrem ayı böyle ifade edilmiş bir rivayette.

“Muharrem” hürmet edilen anlamına gelir. Zira Hz. Peygamber (sas) tarafından Allah’ın ayı diye de nitelendirilmiştir. (Müslim, Sıyâm, 202; Ebû Dâvûd, Savm 55; Tirmizî, Savm, 40).

Bu niteleme Muharrem ayının faziletine, ilahî feyz ve bereketinin bolluğuna işarettir.

O yüzden, Muharrem ayının sadece hicri yıl başı olduğu için değerli olduğu düşünülmemelidir. O öncesinde de, Allah tarafından değerli ve bereketli kılınan bir zaman dilimidir.

Efendimiz (sas) hadis-i şerifinde bu ayın da haram aylara dahil olduğunu ifade ederek, “Şüphesiz ki, zaman döndü, dolaştı Allah’ın gökleri ve yerleri yarattığı gündeki şekline geldi. Sene on iki aydır, bunlardan dördü haramdır ki üçü peş peşedir, bunlar da Zilkade, Zilhicce, Recep ve Muharremdir.” buyurmuştur.

Ve ne büyük bir hikmettir ki kendi hicretini de bu kutlu zaman dilimine denk getirmiştir Cenâb-ı Hak.

Sonrasında, Hz. Ömer’in halifeliği devrinde, 638 yılında Resul-i Ekrem’in Mekke’den Medine’ye hicretinin resmi takvim başlangıcı olarak kabul edilmesiyle, Muharrem hicri yılın ilk ayı olarak belirlenmiştir.

Oysa Muharrem ayı onun öncesinde de Efendimizin hadislerinde yer alan fazileti çokça bilinen bir aydır.

Resûlullah (sas) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm, 202-203; Ebû Dâvûd, Savm, 55; Tirmizî, Savm, 40)

Ayrıca Muharrem’in onuncu günü âşûrâ gününün de ayrı bir değeri vardır. Öyle ki, bu gün oruç tutmak, bazı âlimlere göre nafileden de öte sünnettir. (Serahsî, el-Mebsût, III, 92).

Zira Resûlullah (sas), âşûrâ gününde oruç tutmuş ve tavsiye etmiştir.

Hz. Peygamber (sas) Medine’ye gelince, Yahudilerin âşûrâ gününde oruç tuttuklarını görmüş ve “Bu gün niçin oruç tutuyorsunuz?” diye sormuş. “Bu, hayırlı bir gündür. Allah, o günde Benî İsrâil’i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Mûsâ o gün oruç tuttu.” dediklerinde Resûlullah da (sas) “Ben Mûsâ’ya sizden daha layığım (yakınım).” buyurup o gün oruç tutmuş ve müslümanlara da tutmalarını tavsiye etmiştir. (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 127-128).

Hz. Peygamberin (sas) bu günde oruç tutulmasını teşvik eden başka hadisleri de vardır. Bir hadiste, “Âşûrâ günü orucunun önceki yılın günahlarına keffâret olacağını zannederim.” (Tirmizî, Savm, 48) buyurmuştur. Başka bir hadiste de âşûrâ orucuna işaret ederek “Ramazan orucundan sonra en fazîletli oruç Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” (Tirmizî, Savm, 40) buyurmuştur.
Hz. Peygamberin (sas) yahudilere muhalefet için ertesi sene âşûrâ orucunu Muharrem’in dokuzuncu günü de tutacağını söylemesi (Ebû Dâvûd, Savm, 66); bu orucun Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu veya onuncu ve on birinci günlerinde tutulmasının daha doğru olacağına işaret etmektedir (Bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 52; Abdürrezzâk, el-Musannef, IV, 287).

Şu da bilinmelidir ki, Ramazan orucu farz kılınınca Hz. Peygamber (s.a.s.), isteyenlerin âşûrâ orucu tutup isteyenlerin tutmayabileceğini belirtmiştir (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 113-126).

Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.

Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.

Bazı tefsirlerde Fecr Sûresi'nde bahsi geçen on gecenin Muharrem'in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir.

Âşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh Aleyhisselâmdan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslâm öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında İbrahim Aleyhisselâmdan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu.
Bu hususta Hazret-i Âişe validemiz şöyle demektedir:
"Âşûrâ, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine'ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Âşûrâ gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı." 'Buharı, Savm: 69.

Yine Hz. Âişe'nin belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âşura gününde değiştirilirdi.

Hadis kitaplarında geçtiğine göre de, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilir:
1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a.s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.

Âşura orucunun fazileti hakkında da şu mealde hadisler zikredilmektedir.
Bir zat Peygamberimize geldi ve sordu:
"Ramazan'dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?"
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah'ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tevbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir" buyurdu.
Tirmizî, Savm: 40

İmam-ı Gazali de şöyle söyler: "Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir"

O gün yapılan her hayır hasenat Allah katında değerlidir. Nitekim bir başka hadiste şöyle buyurulur: "Her kim Âşura Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenâb-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."et-Tergîb ve't-Terhîb, 2:116.

Âşura gününün manevi güzelliği ve berraklığı yanında Kerbela gibi elim bir hadise de yer alır. 61. hicret yılının Muharrem'ine ait 10. gününde Hz. Hüseyin (ra) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ'da şehit edilmiştir. Kim bilir, Allah Rasûlü'nün ciğerpâresinin şehadetinin bu özel güne denk gelmesinin de ayrı bir hikmeti vardır Hak katında.

Muharrem kavgaların, savaşların yasak olduğu, haram aydır.
Muharrem kendisine hürmet edilen, Allah’ın ayıdır.
Zira Muharrem ayların efendisidir.

Muharrem, bir çok kişinin tevbesinin, duasının kabul olduğu, gönüllere inşirah veren bir aydır.
Çünkü Muharrem kavuşmaların ayıdır aynı zamanda.

Muharrem hicretin adıdır diğer taraftan.
Zulme, haksızlığa karşı, Allah’ın arzı geniş diyerek, her şeyi geride bırakarak hakikate yürüyen hicret erlerinin ve oradan da tüm dünyaya yayılan İslâm güneşinin ayıdır.

Muharrem günahlardan uzaklaşıp Rabbine yönelerek, adım adım gerçek hicrete ermenin ayıdır.
Zira Hicret Sahibi (sas), asıl hicretin bu olduğunu söyler bizlere.

Muharrem daha da ötede, bir Kerbela gününde Hakka hicret etmenin yürümenin adıdır.

Muharrem fark edince Muharrem olur.
Senin Muharrem’in hangisi?

Ayşegül Eskikurt 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..