Bir Bardak Soğuk Su

Beni en çok etkileyen hadiselerden biridir. Ne zaman sıcak bir gün ve soğuk su görsem aklıma bu rivayet gelir.

Hz Ebu Bekir’e, halifeliği döneminde bir bardak soğuk su verilir. Birkaç yudum içip iftar eder ve ardından gözlerinden damla damla yaş dökmeye başlar. Öyle hıçkırarak ağlar ki, etrafındakileri de ağlatır.

Bir müddet sonra, dostları “Seni bu derece ağlatan nedir?” diye sorarlar.
Şöyle cevap verir:

“Bir gün Allah Rasûlü (sas) önündeki bir şeyi eliyle iter gibi yapıyor ve 'Benden uzak dur, benden uzak dur!' diyordu.

Sordum: “Ya Rasûlallah! Birini uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz, ama ben kimseyi göremiyorum!.”

Buyurdular ki:
“Dünya, içindeki bütün debdebesiyle karşımda temessül etti ve bana kendisini kabul ettirmek istedi; ben de ona 'Benden uzak dur!' dedim. Bunun üzerine o, çekip giderken, 'Vallahi sen benden kurtulsan da senden sonrakiler elimden kurtulamayacaklar. Kendimi sana kabul ettiremedim, ama sonrakiler peşimden koşacaklar.' dedi.”

İşte, bu bir bardak soğuk su ile dünya bana kendini kabul ettirmiş olur mu diye endişe ettim ve onun için ağladım.”

(bk. Bezzar, Müsned, 1/106, 196; Hakim, Müstedrek, 4/344; Beyhaki Şuab, 7/343)

Oysa sıcak yaz günlerinde insanın en çok istediği arzuladığı şeydir soğuk su. Hatta Efendimizin soğuk su için, “Hararet, cehennemden bir kabarmadır. Hararetinizi (soğuk) su ile soğutunuz.” (Buhari, Tıbb 28) şeklinde tavsiyesi de vardır.

Efendimiz soğuk suyu tavsiye ettiği gibi, harareti kesecek soğuk içecekleri de tercih ederdi. Hz. Aişe validemizin aktardığına göre “Peygamber Efendimizin en çok sevdiği meşrubat; soğuk tatlı şerbetlerdi.” (Tirmizî, Şemâil, 31. Bab, No. 206)

Yine Efendimiz (sas) bazı zamanlarda sütü, içine su katarak içerlerdi. Özellikle de sıcak havalarda sütü, üzerine soğuk su ilave ederek serinletip içerlerdi. (Ebu Davud, Eşribe 18)

Fakat gelin görün ki yaz günü içilen bir bardak soğuk su, yaşadığımız zaman itibarı ile, gözümüzün önünde her an olan, ulaşılması kolay bir nimet ama belki de o yüzden farkında olmadığımız bir nimet. Hz. Ebubekir'in hassasiyeti ise asırlar öncesinden bize ders verir gibi adeta.

Halbuki soğuk suya gelene kadar neler neler var yine farkında olmadığımız. Allah Rasûlü (sas) bizi ve yaşadığımız zamanı ne güzel de resmetmiş hadislerde:

“Sevininiz ve sizi sevindirecek şeyler ümîd ediniz. Allâh’a yemin ederim ki, sizler için fakirlikten korkmuyorum. Fakat ben, sizden öncekilerin önüne serildiği gibi dünyanın sizin de önünüze serilmesinden, onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışa girmenizden, dünyanın onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyorum.” (Buhârî, Rikāk, 7; Müslim, Zühd, 6)

“Benden sonra size dünya nîmetlerinin ve ziynetlerinin açılmasından ve onlara gönlünüzü kaptırmanızdan korkuyorum!” (Buhârî, Zekât 47, Cihâd 37; Müslim, Zekât, 121-123)[9]

Ve demiş ki, “Dünya tatlıdır ve manzarası hoştur... O hâlde dünyadan sakının.... ” (Müslim, Zikir, 99)

Dünya gerçekten çok hoş ve tatlı. Elini ona attıkça kendine daha çok çekiyor. Ve yine dünyanın dediği gibi, ondan kurtulmak çok zor.

Oysa mezarlıklar, eski kavimlerin harabeleri, göçüp gidenlerin geride bıraktıkları nice hazineler dünyanın hiç kimseye yâr olmadığının en büyük ispatı. Ama yine de kopmamacasına, inadına yapışıyoruz ona. Hatta yarışıyoruz birbirimizle, güzel olan ne varsa talan etmek pahasına da olsa.

Oysa dünya işte.
Kime kalmış ki..?

Allah Rasûlü'nün halifesi bile bir bardak soğuk suda dünyaya kapılıp gitmekten korkmuşsa vay halimize..

Biz de Hz. Davud'un şu duası ile hatırlayalım o zaman soğuk suyun ne büyük bir nimet olduğunu:

“Allahım! Senden seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim.

Allahım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha ileri kıl!”
(Tirmizî, Daavât 73)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..