Kayıtlar

Aralık, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tüketirken Tükenenler

Resim
Bir sofra kurulmuş önümüzde. Öyle bir sofra ki bu, kendini tutabilene aşk olsun. Akıl almaz bir iştiha ve hızla tüketiyoruz önümüze konulan her şeyi. Önce dakikaları, saatleri, günleri, haftaları, ayları.. Derken mevsimleri ve yılları tüketiyoruz ardı arkasınca..  Her şey bir var oluyor, bir de yok. Geleni fark etmiyor, gidenin ardından da hayıflanmıyoruz. Nasıl olsa yerine başka bir şey gelir, zaten hep aynı düzen, aynı sistem değil mi? Biri biter, diğeri başlar.. Ve işte böyle böyle zamanı da tüketiyoruz müsrifçe.. Namık Kemal'in "İnsan her nefesini ömrü uzatmak için alır fakat yine de her nefes alışta ömründen bir nefeslik zaman eksilir.” dediği gibi gibi sayılı nefesleri tüketiyoruz bir daha alabilir miyiz bilmeden.. Bir sofra kurulmuş önümüzde bin bir ihtişamla. Yiyin, diyor birileri. Daha çok yiyin, elinizde ne varsa öğütün, saniyelerin acımasız dişlerinde. Ne kadar hızlı ve ne kadar fazla yerseniz, o kadar az iz kalır geriye. Kimseye bir şey bırakmayın sakı...

Çarşamba ve Uğursuzluk

Resim
Doğruluğu kesin belli olmayan bazı zayıf rivayetlerde, çarşamba günü tırnak kesmek, “uğursuz”, bazılarında ise “uğurlu” olarak nitelendirilmiştir. Oysa bir günü uğursuz veya uğurlu saymak, Allah’a tevekkülü az olan insanların inanacağı batıl bir inançtır (hurafedir). Çünkü haftanın her günü Allah’ındır. Kim, bu günlere uğursuzluk izafe ederse, kendi uğursuzluğunu bulur. Kim de Allah’tan başka hiçbir şeyin, fayda ve zarar vermeyeceğine tam olarak inanırsa, bu meselede hiçbir şeyin ona kötü tesiri olmaz. Demek ki, bir uğursuzluk varsa, bu uğursuzluk sadece buna inanan kimseye gelir. Öyle ise asıl bela bu batıl inançtır. (bk. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte, Tercüme ve Şerhi, hadis nu: 2149) Ayrıca İslâmiyet’te uğursuzluk inancı yoktur. Efendimiz (sas), birçok hadis-i şerifinde hayvan, insan, eşya gibi konularda uğursuzluk düşüncelerinin hepsini reddetmiştir. Buna göre hiç bir ay ve gün veya vakit için uğursuzluk sebebi denilemez. Bir gün Harun Reşid, İmam Ebû Yusuf’a: “Geceleyin...

Tebliğ ve Duyduğunu Aktarma

Resim
Bir Hadis ve tahlili “Bir ayet de olsa benden (alıp başkasına) tebliğ edin. Benî İsrâil’(in kültürün)den de anlatabilirsiniz, bir sakıncası yoktur. Kim bilerek bana yalan isnat ederse cehennemdeki yerine hazırlansın.”  (Buhari, Ahadisu’l-Enbiya, 50) 1- İnanan insanların şu dünyadaki en önemli vazifesi, îlâyı kelimetullah yani Allah’ın ismini, dinini yayma, yüceltme, insanları iyiliğe, güzel ahlaka teşvik edip, kötülükten sakındırmadır. Bu sebeple kişi, duyduğu her güzel bilgiyi, hakkı, hakikati elinden geldiğince başkalarına da aktarma ve duyurma ile yükümlüdür. Ayrıca bu hususta teşvik de vardır. İnsan, bana ne, beni ilgilendirmiyor, ne yaparsa yapsın, diye umursamaz bir tavır takınabilir. Ya da, kendini bu konuda yeterli ve ehil görmediği düşüncesi ile bahaneler öne sürebilir. Oysa kendisi yapamasa bile, yine de başkalarına aktarma vazifesi çok önemlidir. Bununla ilgili bir çok rivayet görmek mümkün. Onlardan bazıları şöyledir: “Allah, bizden bir söz işitip onu muhafa...