Her Türlü Zarar ve Beladan Koruyucu Dua
Hz. Osman b. Affân (ra), Rasûlullah (sas)’i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:
"Her kim (akşamleyin) üç defa:
بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرّ ُ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْضِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ
(Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim.)
“(İsminin anılması) ile yerde ve gökte (bulunan belâ ve musibet cinsinden) hiçbir şeyin zarar ver(e)mediği Allah'ın ismi ile (korunuyorum). O, Semi’dir (her sözü işitir), Alîm’dir (her şeyi bilir)." derse (o gece) sabaha kadar ona bir musibet/zarar gelmez. Kim de bu kelimeleri sabahleyin söylerse akşama kadar ona bir musibet/zarar gelmez."
Bu hadisi rivayet eden Hz. Osman'ın oğlu Ebân'a (bu hadisi rivayet ettikten sonra) günlerden bir gün (ansızın bir) felç geldi. Bunun üzerine hadisi (ondan) rivayet etmiş olan Muhammed b. Ka'b, Ebân'ın yüzüne bakmaya başladı. (Bunu gören Ebân): “Niçin bana (böyle) bakıyorsun? Allah'a yemin olsun ki ben Osman adına yalan bir söz uydurmadım. Osman da Resulullah'ın (sas) adına yalan söz uydurmadı. Fakat bugün benim başıma gelenler geldi. (Çünkü ben) öfkelenmiştim de bu duayı okumayı unutmuştum.” dedi.
Muhaddis ve fakih bir tâbiî olan ve yedi yıl Medine valiliği yapan Ebân’ın, bu duayı her gün muntazaman okuması, o mübarek neslin bu derin mânalı duaya verdiği ehemmiyeti göstermektedir.
Kaynak:
Ebu Davud, Edeb 100-101, hadis nu: 5088; Tirmizi, Daavât 13, hadis nu: 3388; İbn Mâce, Duâ 14, hadis nu: 3869
Hadiste geçen terimlerin kısaca ifade ettiği mânâ:
-Allah'ın adı ile sığınma talebi: En kapsamlı sığınma taleplerinden biridir. Nitekim Lafzatullahın zikredilmesi, bütün isimlerin ve sıfatların da zikredilmesi demektir. Ben öyle bir varlığı, öyle bir gücü arkama alıyorum ki, O zaten her şeyin Hâkimidir ve beni, bana dokunabilecek her türlü zarardan emin kılar, demektir bir bakıma.
-Yerde ve göklerde her ne varsa zarar veremez: Bu da en kapsamlı ifadelerden biridir. Bizler yerin ve göklerin derinliklerinde olanı, ne sakladıklarını bilemeyiz. O ikisinde bulanan, bize zarar verebilecek her türlü varlık, canlı cansız, insan, şeytan yahut cin, türlü afetler belalar, akla gelebilecek veya gelemeyecek her ne varsa hepsi 'şey' kelimesi ile özetlenmiştir. Biz bu sözleri söylediğimiz zaman aslında hepsini birlikte ifade etmiş ve topyekun hepsinden sığınma talebinde bulunmuşuz demektir.
-O (Allah) Semi (işiten) ve Alîm (bilen) dir: Bu iki ismin burada zikredilmesi de ayrı bir güzelliktir ve dikkat çekicidir. Bizler sınırlı varlıklar olduğumuz için bize gelebilecek herhangi bir zararı, afeti, belayı, hastalığı, felaketi ya da kapalı kapılar ardında yapılan planları, kötülükleri önceden bilemeyiz. Aynı şekilde hiç birini işitemeyiz de. Haberimiz olmaz, hatta ruhumuz bile duymaz. Ama her şeyi detayına kadar, daha olmadan önce bilen, akıllarda, zihinlerde, kapalı kutularda olanı bile açıp saçıp ortaya döken, kimsenin duymadığını en ince ayrıntısına kadar duyan, varlığın hepsini tasarrufu altında tutan sonsuz bir güç, bize dokunabilecek o zararların hepsini hem en ince şekilde duyabilir hem de detayına kadar bilebilir.
O varlık Alemlerin Sultanı Allâh Azze ve Celle'dir. Bizim duymadığımızı duyar, bilmedigimizi bilir ve eğer biz talep eder, istekte bulunursak, o bildikleri ve duydukları arasında bize zarar verecek her ne varsa, onların hepsinden bizi tastamam koruması altına alır.
Açıklama:
Bu hadis-i şerif, söz konusu duayı sabah okuyan kimsenin akşama kadar, akşam okuyan kimsenin de sabaha kadar belâlardan emin olacağını ifade etmektedir. Ancak duanın bu tesirinin görülebilmesi için sağlam bir inançla ve iyi bir niyetle okunması gerekir. Tabii ki ameller niyetlere göredir. Kul dua eder Rabbi de en uygun şekilde icabet eder. Kula düşen dua edip sebeplere riayet etmektir. Gerisi ise Allah’ın takdiridir şüphesiz.
el-Câmiü’s-sağîr şerhindeki Kurtubî'nin rivayetine göre, bu hadis-i şerifte tavsiye edilen dua tecrübe edilmiş ve doğruluğu tespit edilmiştir. Kurtubî bu mevzuda şöyle demiştir: "Ben bu duayı işittiğim günden beri onunla amel ederim. Onu okumayı unutmadığım günlerde başıma asla ani bir felâket gelmedi. Bir gece Medine'de bu duayı unutmuştu. O gece beni bir akrep soktu. Düşününce, o akşam bu duayı okumayı unuttuğumu, bu yüzden akrebin sokmasından kurtulmadığımı anladım."
Kemalüddin ed-Dümeyri de bu konuda şöyle der: Fahrüddin Osman b. Muhammed et-Tûzî'den rivayet edilmiştir: Dedi ki: Bir gün Şeyhimle feraiz okuyordum. Bir de baktım ki bir akrep yürüyerek geldi. Şeyh hemen onu avucuna alıp onunla oynamaya başladı. Ben bu durumu görünce kitabı okumayı bırakıverdim. Şeyh: “Durma devam et,” dedi ben de "Bu meselenin sırrını bana açıklamadıkça okumam" dedim. “Bu senin bildiğin bir şeydir,” deyip bu duayı bana öğretti. (Allan, el-Fütuhatür Rabbaniyye, c. 3, s. 100, 101)
(Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi,: c. 16, s. 357-359)
İmam-ı Rabbani Hz.lerinden de şöyle bir hadise aktarılır. Hazret, talebeleri ile uzak bir diyara yolculuk ederken, gece, bir handa kaldılar. “Bu gece bir bela zuhur edecektir.
Korunma duası olarak bilinen, Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim duasını üç defa okuyun.” buyurur. Gece büyük yangın çıkar. Her odadaki eşyalar yanar. Duayı okuyanlara bir şey olmaz.
Büyük zatların tavsiyesi:
Kişinin kendisine büyü yapıldığını, haset edildiğini düşünüyorsa sabah-akşam üçer kez bu duayı zikretmesi tavsiye edilmiştir.
Ayrıca dert, bela, fitne, hastalık, nazar, sihir ve zalimlerin şerrinden korunmak için, sabah akşam, üç defa okunmalıdır.
Nitekim Hadis-i şerifte buyurulmuştur ki:
“Bu duayı sabah üç kere okuyana, akşama kadar, akşam okuyana da, sabaha kadar hiç bela gelmez.” (İbni Mace)
Ayşegül Eskikurt
Yorumlar
Yorum Gönder