Kur'an'ın Üçte Biri, İhlas Sûresi

Şöyle bir soru sorsam:
"Kim bir gecede Kur'an'ın üçte birini okumak ister?"

Kim istemez ki?
Ama nasıl olur da insan bir gecede okuyabilir o kadar sayfayı, diye aklımıza gelebilir. Kur'an'ın üçte birine denk olduğu rivayetlerde bildirilen, kendisi küçük ama muhtevası denizler kadar derin bir sûre var oysa: İhlas Sûresi 

Kendisine Tevhîd sûresi, Ma’rifet sûresi, Tefrîd sûresi, Tecrîd sûresi, Necât sûresi, Nisbe sûresi gibi isimler de verilen İhlas Sûresi, Yüce Rabbimizi tanıtan ve O’nun birliğini en güzel şekilde ortaya koyan bir sûredir. Bu yönüyle iman esaslarının da özeti gibidir adeta.

Manasının zenginliği yanında, faziletine dair de pek çok rivayet mevcuttur.

Bunların bir kısmı şöyledir:

• Bir sahâbî, diğer bir sahâbînin bütün gece «قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ» Sû­resi’ni tekrarladığını işitmişti. Sabah olunca Rasûlullah (sas) Efendimiz’in yanına gelip hâdiseyi nakletti. Sanki bütün gece boyunca bu kısa sûrenin okunmasını az görüyordu. Rasûlullah (sas):
«‒Nefsim kudret elinde bulunan Zât’a yemîn ederim ki, bu sûre, Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birine müsâvîdir» buyur­dular.”[1]

• Bir gün Rasûlullah (sas) ashabına, "Sizden biriniz bir gecede Kur’ân’ın üçte birini okumaktan âciz mi kalıyor?" buyurmuşlardı. Bu onlara gerçekten zor geldi ve:
“–Buna hangimizin gücü yeter ki, yâ Rasûlallah!” dediler. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v):
“قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ. اَللّٰهُ الصَّمَدُ, Kur’ân’ın üçte biridir” buyurdular.[2]

• Ensâr’dan bir zât Kubâ mescidinde imamlık yapardı.[3] O zât, açıktan okunacak namazlarda önce mutlaka “قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ” Sûresi’ni bitirinceye kadar okur, sonra onun yanında başka bir sûre daha okurdu. Bunu her rekâtta yapardı. Arkadaşları onunla konuşup:
“‒Sen bu sûre ile başlıyorsun, sonra onu kâfî görmeyip başka bir sûre daha okuyorsun. Ya bu sûreyi okumakla iktifâ et veya bunu bırak da başka sûre oku!” dediler. O da:
“‒Ben bu sûreyi terk etmem. Bu şekilde imamlık yapmamı isterseniz, yaparım. İstemezseniz imamlığı bırakırım” dedi.

Cemaat o zâtı aralarında en faziletli insan olarak görüyorlardı. Bu sebeple başkasının kendilerine imamlık yapmasını hoş görmediler. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz onları ziyarete geldiklerinde keyfiyeti ona arzetiler. Rasûlullah (s.a.v):
“‒Ey filan, arkadaşlarının tavsiyesine uymana mânî olan şey nedir? Niçin her rekâtta İhlâs Sûresi’ni ısrarla okuyorsun?” diye sordular. O zât da:
“‒Yâ Rasûlallah, ben bu sûreyi çok seviyorum!” dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü (sas):
“‒O sûreye olan muhabbetin seni cennete koyacaktır!” buyurdular.[4]

• Yine Rasûlullah (sas) Efendimiz bir sahâbîyi bir seriyyenin başında kumandan olarak göndermişlerdi. O mübârek sahâbî, arkadaşlarına namaz kıldırıyor, ancak kıraatini her defâsında İhlâs Sûresi ile bitiriyordu. Medîne-i Münevvere’ye döndüklerinde durumu Allah Rasûlü’ne haber verdiler. Efendimiz (sas):
“–Ona, niçin böyle yaptığını sorun!” buyurdular. Arkadaşları bunun sebebini sorduklarında sahâbî:
“–Bu sûre, Rahmân’ın vasıflarını anlatmaktadır. Bu yüzden, onu okumayı seviyorum” cevâbını verdi. Bunu öğrenen Efendimiz (sas) şöyle buyurdular:
“–Ona söyleyin, Allah Teâlâ da onu seviyor.”[5]

• Ebû Hüreyre (ra) şöyle anlatır: Rasûlullah (sas) ile birlikte yürüyordum. Efendimiz (s.a.v) قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ. اَللّٰهُ الصَّمَدُ sûresini okuyan birini işitince, “vecebet: vâcip oldu” buyurdular. Ben; “Vâcip olan nedir?” diye sordum. “Cennet” buyurdular.[6]

İhlas Sûresi'nin faziletleri hakkında diğer bazı rivayetler de şunlardır:

• Aişe (r. anha) şöyle dedi:
“Rasûlullah (sas) her gece yatağına girdiği zaman avuçlarını birleştirir ve içlerine İhlas, Felak ve Nas Surelerini okuyarak üfler ve ellerini vücudundan ulaşabildiği yerlere önce, başının üzerinden yüzünden ve vücudunun ön kısmından başlayarak meshederdi. Okumayı ve meshetmeyi de üç kere tekrarlardı.”
Buhari 11/5109, Ebu Davud 5056, Müslim 2192/50, İbni Mace 3875

• Muaz bin Abdullah’ın babası Hubeyr (ra) şöyle dedi:
Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu:
“Akşam ve sabah üç kere İhlas Suresini ve Muavvizeteyni, (yani) Felak ve Nas Surelerini oku! Çünkü (bu sureler) her şeyden sana yeter!”

Ebu Davud 5082, Tirmizi 3624.

Senedi zayıf olmakla birlikte alimlerin zikrettiği şu şekilde rivayetler de mevcuttur:

"On kere İhlâs okuyana cennette bir köşk verilir. 
Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir. (bk. el-Müsned, 24/376/h.no:15610)

Suyuti de konuyla ilgili olarak “Kim ihlas suresini 11 defa okursa, Allah ona cennette bir köşk yapar.” şeklinde bir rivayete yer vermiştir.
(bk. ed-Durru’l-Mensur, 7/270)

"Yatarken yüz kere İhlâs okuyan cennete girer."

Bu hadisi Tirmizi rivayet etmiş ve “garip” olduğunu belirterek zaafına işaret etmiştir. (bk. Tirmizi, 5/168/h. no:2898)

Lakin hadis alimlerinin bildirdiği üzere kendisi ile hüküm teşkil etmeyecek rivayetler, bu şekilde faziletler gibi, uydurma olmadığı sürece zayıf da olsa kabul edilir.

Bir başka rivayette de bu surede yer alan isimlerle yapılan bir dua vardır ki, Efendimiz ismi azam duaları arasında olduğunu bildirmiştir ashabına. Bahsi geçen rivayet şu şekildedir:

• Hz. Büreyde'nin (ra) anlattığına göre, Rasûlullah (sas), bir adamın şöyle söylediğini işitti:

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِأَنِّي أَشْهَدُ أَنَّكَ أَنْتَ اللّهُ لَا إِلٰهَ إِلَّا اَنْتَ الَْاحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ

"Allâh’ım! Şehadet ettiğim şu hususlar sebebiyle Senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilâh olmayan Allâh’sın, birsin, samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç) doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur."

Bunun üzerine Efendimiz (sas) buyurdular ki:

“Nefsimi kudret elinde tutan Zât’a yemin olsun ki bu kimse Allâh’tan İsm-i A‘zam’ı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i A‘zam ile duâ ederse Allâh ona icâbet eder, kim onunla talepte bulunursa (Allâh ona dilediğini mutlaka) verir."
Tirmîzî, Da‘avât, 65, Ebû Dâvûd, Salât, 358.

Tabii ki her şeyde olduğu gibi bu konuda da asıl olan, surenin mânasına vakıf olmak ve derin bir ihlas ve samimiyetle kendisini yoktan Var Eden o yüce güce yönelmektir. Ve kendisine bu şekilde yönelen kulunu Rabbi de boş çevirmez.

İhlas Sûresi'nde yer alan iman hakikatlerini şeksiz, şüphesiz, amasız, gönülden iman eden kişi zaten imtihanı kazanmış demektir.
Doğrusunu elbette Yüce Allah bilir.

Dipnotlar:
[1] Buhârî, Eymân, 3; Müslim, Müsâfirîn 261.
[2] Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân 13. Bkz. Müslim, Müsâfirîn 259; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 11.
[3] İmâm olan zât, rivayete göre Amr bin Avf Oğulları’ndan Kulsüm bin Hidm’dir. Allah Rasûlü (s.a.v), hicret esnasında Kuba’da bir müddet onun evine misâfir olmuşlardır.
[4] Buhârî, Ezân, 106; Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 11/2901.
[5] Buhârî, Tevhîd, 1.
[6] Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 11/2897.

Faydalanılan Kaynak:
Doç. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur’ân Muhtevâsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınları.
İslâm ve İhsan sitesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..