Mest
Şirin anestezi asistanı ameliyat sedyesinde sıramı beklerken sordu bana, tabii biraz da heyecanımı yatıştırmak için ☺:
" Hastalığınızın ismini biliyor musunuz?"
"Evet" dedim. "Zor bir ismi var. Feokromasitoma, dediler"
Bunun üzerine güldü ve şöyle dedi:
"Ama çok havalı" 🥰
...
“Allah güzeldir, güzel olanı sever; temizdir, temizliği sever; kerem sahibidir; cömertliği sever.”
Müslim, Îmân, 147; Tirmizî, Edeb, 41.
Şüphesiz Allah her işin ehline verilmesini emreder ve her yapılan şeyin de güzel olmasından hoşnut olur.
O yüzden her insan kendi çapında güzel olana ulaşmanın yollarını aramalıdır. İyi bir insan, iyi bir anne, iyi bir evlat, iyi bir öğretmen, iyi bir doktor, iyi bir mühendis vs.. Bu böyle uzayıp gider.
En iyi insan kimdir, diye aklımıza gelse şu hadisi şerif bize en güzel cevabı verir:
“Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olandır.”
(Beyhakî, Şuab, VI, 117)
Hucurat suresinde bize öğretildiği üzere, toplum da bir vücut gibidir ve hücrelerden yani evlerden oluşur. O evlerde bulunan her bir fert iyi olmadıkça topyekun bir toplumun iyi olması mümkün değildir. Yani çürüme ilk önce evlerde ve o evlerin içindeki fertlerde başlar. Bu sebeple hiç kimsenin, ben iyi olayım yeter başkası umurumda değil, deme lüksü de yoktur. Bir yerde oluşan bir kötülük en ufak bir kıvılcımda bir çok kişiyi etkileyebilir. Altta yanan ateş üsttekini de yakabilir.
Aynı bunun gibi en ufak iyilikler bile bir çok kişiyi sıkıntıdan kurtarabilir veya farkında olmadan, domino taşı gibi dokunduğu anda güzel bir çok şeye vesile olabilir. İyilikler de bulaşıcıdır aslında ve toplumu iyileştirecek olan da fert fert kişilerin iyi insan olmayı öğrenmesidir.
Bazen başımıza gelen olaylarda bunu elle tutulur şekilde gösterir Rabbim bizlere. Benim başıma gelende olduğu gibi. Rabbimin muradı hikmeti neydi, onu bu aciz akılla anlamak belki zor ama iyi insan olmanın domino taşı etkisini bana açıkça gösteren ve hayretler ufkunda gezdiren Rabbime binlerce şükür, binlerce hamdu senâ olsun.
Çok kıymetli bir doktor tarafından riskli hatta bir çok doktorun kabul etmediği başarılı bir ameliyat geçirdim. Doktorum alanının en iyilerinden biriymiş. Tabii ben başta bunu bilmiyordum.
Bizi ona sevk eden endokrin doktorlarımdı. Biz bu kişi ile çalışıyoruz dediler. Sevki ilahi, Rabbim aramadan önümüze koydu.
Ameliyat anında ise ameliyat ekibi, endokrin doktorlarını ve yataklı servis personelini tebrik etmek lazım, işlerini çok iyi yapmışlar, dediler. Çünkü çok ciddi hesaplamalar gerekiyordu ameliyat için. Ve tabii ki anestezi doktorlarının takibi çok önemliydi.
İşin ilginç tarafı ise dahiliye ve endokrin uzmanları da bendeki bu hastalığı ilk teşhis eden acil doktorunu tebrik ettiler. Çünkü milyonda bir olan, hayatı tehlike taşıyan ve zor tespit edilen bir hastalıkmış.
Şimdi geriye dönüp bakacak olursak, acildeki doktor ciddiye alıp bilgisayarlı tomografi istemese, oradaki radyoloji uzmanı dikkatli raporlamasa ortaya çıkmayacaktı. Ve sonrasında dahiliye doktorlarım düzgün yönlendirme yapmasa, endokrin doktorları o tedavi ile anestezi doktorlarını yönlendirmese, yataklı servis çalışanları özveri ile kaç gün etrafımda koşmasa, anestezi asistanları benim heyecanımı yatıştırmak için uğraşmasa ve tabii ki endokron işini en iyi yapan bir genel cerrahi yönlendirmese ....
Domino taşı gibi değil mi? Ve bütün bunların kısa bir zamanda gerçekleşmesi, hepsini getirip bir şekilde önüme koyması Rabbimin ayrı bir lütfu..
Ve bütün bunların içinde bize şer gibi gelen aksiliklerin ise sonrasında hayra dönmesi...
Bu sadece bir örnek. Oysa daha nicesi var belki de fark etmediğimiz. Ya da Rabbimin fark etmemizi istediği.
Ve ben, işini iyi yapmanın ne demek olduğunu, bizzat yaşayarak iliklerime kadar hissettim gerçekten.
Hani derler ya, Allah ehil ellere denk getirsin. Aslında herkes işini güzel yapsa zaten ehil bir ele de denk geleceğiz bir şekilde.
Ve tek bir kişinin işini iyi yapması nasıl güzelliklere vesile olabiliyor, sizlerle de paylaşmak istedim..
Vesselâm..
Ve tabii ki hepsine ayrı yarı teşekkür ve minnetle...
Eksik olmasınlar.....
Yorumlar
Yorum Gönder