Daraldıysan

Bir zamanlar üzgün, kalbi kırık, canı sıkkın bir halde iken ilaç gibi, şu söz çıktı karşıma:

"Derdiniz varsa gidin denizlere anlatın.
Kedilere, bulutlara anlatın. Pencere pervazında çiçeklere anlatın.
İnsana dert anlatılır mı?"

Ve düşündüm...
Sonra şu sözler düştü kalbime..

İnsan insanı ne kadar dinler ki?
İnsan olmuşsa belki...

Olamamışsa eğer..
Haset eder..
Gıybet eder..
Küçümser..
İftira eder..
Kuyusunu kazar..
Nazar eder..
Kalbini kırar ancak.

Ve bil ki, insana en çok zararı yine kendi cinsi verir.

Nice çirkef ruhlu insanlar var ki, kendi çirkefliğinin farkında değil. 
Yakıp yıktığı gönüllerin farkında değil.

O zaman sen de seni üzen, keder veren insanlara bakıp da dertlenme.

Öyle bir Zât-ı Zül Celâl'e döndür ki yüzünü, derdine çare olsun.

Ama kendi içine dönüp de kendine bakmadıkça, kalbine bakmadıkça O'nu göremezsin.

Ya da O'nu görmek istiyorsan yarattığı güzelliklerde bulabilirsin ancak.

Zira “Sen sendesin, görmezsin; derdine derman sendedir, ancak bilmezsin.

Sen kendini küçük bir şey sanırsın, halbuki bütün âlem sendedir."
Hz. Ali (ra)

Öyleyse önce kendini gör.
Kalbine bak.
Ve o kalbinde yanan ışıkla ister gökyüzüne, ister çiçeklere, ister kedilere, kuşlara, istersen bulutlara haykır içindekileri..

İşte o zaman derdine derman olanı da göreceksin.
...
İllâ daraldığın zamanlar da olacak. Hayat seni zorlayacak.

Öyle ki, bazen elin hiç bir şeye yetmez. Sahip oldukların, sevdiklerin elinden bir bir kayıp gidiverir.
Hiç bir şeyin düzelmeyeceğini, eskisi gibi olmayacağını zannedersin.

Bazen de uğradığın kimi haksızlıklar karşısında o kadar çaresiz kalırsın ki..
Kendini ifade etmekte, temize çıkarmakta, insanları inandırmakta bile zorlanırsın.
İnsanoğlu gördüğüne ya da görmek istediğine inanmakla meşhurdur çünkü.
Başka türlüsünü düşünmez ya da düşünmek istemez.

Velhasıl, şu hayat ağacından kırılıp dökülenleri toplamak, yeniden yeşertmek hiç de kolay olmaz..

Diğer taraftan, sana, insanlara, varlığa eziyet edenlerin, haksızlık yapanların, can acıtanların, insanlıktan nasibini almamışların el üstünde tutulduğunu görmek, hiç bir şey yapmamış, kul hakkı işlememiş gibi pervasızca hareket etmeleri, gezip tozmaları içini acıtır. 

Dünya her şeyiyle dar gelir. İnsanlar fazla gelir. Nefis isyan etmekle etmemek çizgisine sürüklenir.
"Neden ben?" ve "Neden hâlâ ...?"soruları üşüşür zihnine.

Oysa "Hakkı inkâr edenlerin diyar diyar, refah içinde gezip durmaları sakın seni aldatmasın. Pek kısa bir zevk ve eğlenme! Sonra varacakları yer ise cehennem! Orası ne fena bir yataktır" buyurur Âlemlerin Rabbi. (Ali İmran, 196-197)

İşte o zaman bir İnşirah esintisi ısıtmak ister içini ve sana şöyle fısıldar:

Daraldıysan, çaresiz kaldıysan, içinin ferahlamasını istiyorsan eğer "Rabbine dön, O'na yönel. O'na yaklaş."
İnşirah, 8

Fatiha'da okuduğun "Yalnız Sen'den yardım isteriz” sözüne sadık kal!

Madem Rabbin sana rağbet etti, sen de Rabbine rağbet et!
Zira O’ndan başka hiçbir şey rağbete değmez...

"Kimin için Allah var, ona her şey var. Ve kimin için yoksa, her şey ona yoktur, hiçtir.” (Bediüzzaman)

Üzülme...
Bugünlerin elbet yarınları da var..
Allah var..
Allah Yâr....
....
Bir İnşirah size de inşirah olsun..

💕🌺💐📖☕🙌

Yorumlar

  1. Allah'ı dost edinenlere selsm olsun. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..