5 Maddede İnsanın Tanımı

Ebu Hureyre (ra) şöyle anlatıyor:
Bir gün, Rasûlullah (sas) ashabına:

"Şu kelimeleri kim [benden] alıp onlarla amel edecek ve onlarla amel edecek olana öğretecek?" buyurdular.
Ben hemen atılıp:

"Ben! Ey Allah'ın Rasûlü!" dedim. Aleyhissalatu vesselam elimden tuttu ve beş şey saydı:

"- Haramlardan sakın, Allah'ın en abid kulu ol!
- Allah'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol!
- Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol.
- Kendin için istediğini başkaları için de iste, Müslüman ol!
-Fazla gülme. Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür."

[Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217)]
...
Şu da Enes b. Mâlik'ten (ra)aktarılmış..

Hz. Peygamber (sas)şöyle buyurdu:

"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bir kişi hayırdan (yani hayırlı olandan) kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe mükemmel bir şekilde îman etmiş olmaz."

(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/113.)
...

İki hadis.. İki nasihat..
Görünürde çok kolay ama pratikte zor..

İbadet ehli olmak istiyorsan önce haramlardan sakın... Haramlardan korunurken kalbin zaten seni güzel olana yaklaştıracak. Ve sabrın bir bölümü de haramlar karşısında sabır ve sebat göstermektir. Haram önünde aleni iken sabretmek, uzak durmak zaten başlı başına ibadettir.

Dünyanın en zengini olmak istiyorsan, sana ayrılana, payına düşene, Allah'ın senin için verdiğine razı ol. Haline şükret. Çünkü eğer şükrü ve rızayı bilmezsen, bütün dünya senin olsa yine de fakir hissedeceksin..

Gerçek mü'min ahlâkı, en yakınından başlayarak insanlara, canlılara iyilik etmek, güzel davranışta bulunmak, gönüllerini hoş etmektir. En yakın komşusuna bile iyilik etmekten uzak ve aciz bir insanın kalbi de katılaşmaya ve merhametten uzaklaşmaya başlamış demektir.

Gerçek Müslümanlık ya da gerçek teslimiyet ve birbirine gerçekten güvenme, birbirine empati duyma ve sadakatla olur. Bana dokunmayan bin yaşasın, demek yerine, ben de ne varsa kardeşimin de olsun, insanları birbirine bağlar. Haset ve kinin en büyük sebeplerinden biri de kişinin sadece kendini düşünmesi değil midir?
Oysa başına gelen güzel ya da çirkin bir olayda başkası için de empati yapabilmek Müslüman olmanın gereğidir. İyilik, güzellik, zenginlik, refah, mutluluk, saadet, eşitlik, özgürlük ve adalet mesela.. Sadece benim için değil, diğer bütün insanlar içindir diyebilmelidir gerçek Müslüman.  Hep bana, hep bana..
Nereye kadar?

İlk hadisin sonunda fazla gülmekten bahsedilmiş.. 
Mesela.. Elde ettiği dünyalığa gülmek. Kazancına, malına, mülküne, kariyerine bakarak gülmek, kendi kazanırken kaybedenlere gülmek, ferah feza, bolluk içinde yaşarken acı, ıstırap çekenleri umursamadan gülmek, yemek, içmek, eğlenmek..
Ahireti unutturan, hesabı unutturan, insan olduğunu unutturan, kişiyi tamamen dünyaya bağlayan bir mutluluk elbette ki kalbin maneviyatını öldürür, kalbin kararmasına sebep olur. Diğer yandan, Dünya nimetleri ne kadar güzel olsa da geçici olması hasebi ile zaten insanı tatmin etmeyecek, sürekli kaybetme korkusu içinde yaşayacaktır. Oysa gerçek mutluluk Allah'ın rızasını kazanmakla mümkündür. Ve kalpler de ancak Allah'ı anmakla huzur bulur. (bkz. Ra'd, 28)
...
Sosyal çürümenin önüne nasıl geçilebilir, sorusunun cevabı gibi bu ifadeler.
Hz. Peygamber’in başka başka zamanlarda yaptığı mü'min ve Müslüman tanımları da mevcut. Bu hadisler de onlardan sadece ikisi. Bu ve diğer hadislerin her birisi aslında, nasıl iyi insan olunur'un yolunu gösteren özlü ifadeler. Her biri başka bir ufka taşıyor insanı. 

Peki, şimdi kim, -hadiste buyurulduğu gibi- bu düsturları alıp önce kendisi uygulayacak ve sonra da uygulasın diye başkalarına aktaracak?

Okumak kolay.. Yapmak zor..
Yapabilseydik zaten her şey çok farklı, çok başka olurdu herhâlde..
Vesselâm...

Ayşegül Eskikurt 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..