Küçük Günahlar, Küçük Hatalar

Ummadığın taş baş yarar(mı)

Bazen düşünmeden yaptığımız bir hareket, ağzımızdan çıkan bir söz, ne olur ki, sonradan kaza ederim, diyerek bıraktığımız namaz, bir kereden bir şey olmaz, nasıl olsa Allah affeder, diyerek el sürülen haramlar veya es geçilen farzlar..
Ne kadar da çok hayatımızda. Oysa küçük zannedilen nice şey, kimleri kimleri helake götürmüş, kaybetmelerine sebep olmuş şu dunya hayatı boyunca.
Bakalım öyleyse..
Küçük sandığımız şeyler gerçekten de küçük mü hak katında?
 
Her konuda bize rehber Efendimiz sas küçük günahlar hakkında şöyle buyurmuş:

“Küçük görülen günahlardan sakının! Çünkü o (küçük günah)lar bir kimsede birikirler de neticede onu helâk ederler.” (Ahmed, I, 402-403; V, 331)

Bunun içindir ki, Hak dostları da “Küçük günahlar terk edilmeyip ısrarla işlendikçe, artık küçük olarak kalmaz, büyük günah hâline gelir.” demişler.

Tâbiîn neslinden Bilâl bin Sad ne güzel îkâz eder asırlar ötesinden:
“Günahın küçüklüğüne bakma! Fakat kime isyan ettiğine, kime karşı günah işlediğine bak!”

Belki de ön göremediğimiz ya da zihnimizin tutulduğu nokta burası işte. Küçük, büyük değil önemli olan, kime baş kaldırdığın..

Hadi yine hadislere bakalım.

Hz. Ayşe (ra)annemiz şöyle aktarmış bizlere:

"Rasûlullah bana şöyle buyurdu: “Ey Ayşe! Küçümsenen amellerden (önemsenmeyen en küçük günahlardan dahî) sakın! Zira Allah katında onları gözetleyip kaydeden bir (melek) vardır.” 
(İbn-i Mâce, Zühd, 29; Dârimî, Rikâk, 17; Ahmed, VI, 70, 151)

Şüphesiz insanın büyük küçük her hareketi kayıt altına alınmaktadır. Ondan hiç ayrılmayan yazıcı melekler her yapılanı kaydederler, ta ki son nefese kadar.

“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kâf, 18)

Gün gelip bu kayıtlar açılacak ve insan ne yaptıysa hepsini önünde bulacak. Zerre kadar iyilik yapan onu görecek, zerre kadar kötülük yapan da onu görecektir. (Zilzal, 8)

Küçük denilen, önemsenmeyen, zerre miktar şeylerin getirilip önüne konulması, hem beklenmedik, hem de çok acı ve çok hazindir. Günahkârların o anki şaşkınlığını Allah Teâlâ şöyle ifade eder:

“Kitap ortaya konulmuştur: Suçluların, onda yazılı olanlar sebebiyle dehşetli bir korkuya kapılmış olduklarını görürsün. "Vay hâlimize!" derler. "Bu nasıl kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş!" Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (Kehf, 49) Çünkü insan ne ederse kendine eder..

Ebû Hüreyre’den (ra)gelen bir başka rivâyette şöyle buyurduğunu görürüz Allah Rasûlü'nün (sas)-ki bu konuda bundan daha öz ve daha etkili bir ifade söylenmemiş olsa gerek-:

“Kul bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta vurulur. Eğer nefsini bundan alıkoyup istiğfar eder ve günahtan dönerse, kalbi bu lekeden arınarak cilalanır. Günahlara tekrar dönerse, bu nokta çoğalır ve neticede kalbini tamamen kaplar. İşte bu, Allah Teâlâ’nın şu âyet-i kerimede zikrettiği kalbin paslanmasıdır:

«Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini paslandırıp köreltmiştir» (Mutaffifîn, 14).” (Tirmizî, Tefsîr, 83/3334; İbn-i Mâce, Zühd, 29. Ayrıca bkz. Ahmed, II, 297)

Öyle hemen bir anda olmaz..
Nokta nokta büyür içimizde kötülükler..
Nokta nokta çoğalır kalplerin karanlıkları..
Ve biz adım adım aydınlıktan uzaklaşır, adım adım düşeriz karanlığın girdabına..

Rasûlullah (sas), Vedâ Hutbesi’nde, ümmetini şeytana karşı uyardıktan sonra şöyle seslenir:

“Küçük deyip hakir gördüğünüz amellerden (günahlardan) kaçınmak sûretiyle dîniniz üzerine titreyiniz!” 
(Heysemî, III, 267)

Dinin, inancın üzerine titremek..
Takva denilen şey de aslında burada saklı değil midir? 

Bir başka hadis-i şerifte, insanın kalbinden geçen düşünce ve temennîlerin (isteklerin) de yönlendirici bir tesire sahip olup, dua yerine geçtiğine işaret edilir:

“Biriniz herhangi bir temennîde bulunduğunda, ne düşündüğüne dikkat etsin. Zira o, bu temennîsi sebebiyle kendisine ne yazıldığını bilemez.” (Ahmed, II, 357, 387; Beyhakî, Şuab, V, 457)

İçimizden geçen isteklerin, dileklerin, düşüncelerin bile Rabbimiz katında bir değeri var demek ki. Hz. Ayşe vâlidemiz şöyle ifade eder bu durumu: “Biriniz bir şey temennî ettiğinde büyük düşünsün! Zira o bu durumda Yüce Rabbinden istemekte, O’na dua etmektedir.” (İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VI, 48/29369; Heysemî, X, 150-151)

Hani deriz ya, iyi düşün, iyi olsun..
Sonuçta her şey O'nun elinde değil midir?
İyi insan olmayı düşünmek de bir nevi duadır o zaman..

Rasûlullah (sas) şöyle buyurur yine bu konuda:

"Küçük görülen günahlardan sakının! Çünkü bu günahların durumu şuna benzer: Bir topluluk bir vadide konaklamışlar. Ekmeklerini pişirmek için herbiri birer çalı çırpı getirmiş, böylece yeterli odunu toplamışlar. İşte küçük gibi görülen günahlar da böyledir. Birike birike sahibini helake götürür."
(Camiussağir-2916)

Ne müthiş bir ifade..
Bir çalı parçası tek başına bir şey ifade etmez ama birike birike yığın olur elbette.
Bazen de tek bir kıvılcım yeter kocaman yangınlara.

Kalpte haram olana karşı beliren arzu, ateş söndürülmezse günaha dönüşme tehlikesi büyüktür. Bakın ne demiş Hz. Ömer (ra) bu konuda:
“Günahtan önce kalbinize gelen istek ve arzudan sakının! Çünkü o günahın başlangıcıdır. Şayet bu arzudan sakınmazsanız gönülleriniz Allah’tan gaflete düşer.” (Beyhakî, Şuab, V, 458)

İbni Abbâs (ra) da:
“Büyük günah istiğfâr edildiği takdirde öylece kalmaz, affedilir. Küçük günah da ısrar edildiği takdirde küçük olarak kalmaz, büyük günah olur.” (Beyhakî, Şuab, V, 456)diyerek ikaz eder bizleri.

Zira günahlara aldırmayan kimse bununla kalmaz, bilerek veya bilmeyerek daha ileriye gidebilir. İşte bu sebeple İslâm âlimleri: “Küçük günahlar insanı büyük günahlara, büyük günahlar da küfre götürür” derler. (Aclûnî, Keşfü’l-hafâ, no: 2317)

Eyüp Sultan Hazretlerinin şu sözleri ne kadar ibretlidir:

“Kişi bir hasene işler (iyilik yapar), sonra ona güvenerek küçük günahlar işler ve Allah’ın huzûruna bu günahların doğurduğu büyük tehlikelerle çıkar. Yine kişi bir günah işler, fakat (o günahın vebâlini düşünerek) devamlı korku içinde yaşar ve nihayet Allah’ın huzûruna emniyete erdirilmiş bir kimse olarak çıkar.” (Beyhakî, Şuab, V, 456; İbn-i Hacer, Fethü’l-Bârî, XI, 330)

Yine İbn Abbâs hz.lerinden nefse etkili bir ders:

“Gülerek bir günah işleyen kimse ağlayarak cehenneme girer.” (Gazâlî, İhyâ, III, 273)

Bediüzzaman da bütün bunların hepsini özetler mahiyette şöyle not düşmüş tarihin sayfalarına:

“Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra ta nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor."
Ve manevi yılan her geçen gün biraz daha yaralıyor, biraz daha etkisizleştiriyor insanı. Ve gitgide ama yavaş yavaş uzaklaşıyor insan Rabbinde. Usul usul, sessizce..
Belki de farketmeden..

Ve yine o yüzden, diyor ki, bir türlü ders almak istemeyen şu nefse:

"Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letaiflerini onda batırma." (Lem'alar, On Yedinci Lem'a, On Dördüncü Nota.)

Öyleyse ey nefis..
Sen de bu ihtara kulak ver..
Ve unutma..
Her bir günah, fıtrata atılmış bir mermi ve zehirli bir ok gibidir.
Küçük diyip de Yaradana isyan etme.
Ne için yaratılmışsan onu yaşa.
Vesselâm...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Güzel Mevsim

Mükâfat Beklentisi

Bir Veda.. Bir Muhasebe..