Kayıtlar

Ocak, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sınav

Resim
Hikayedir bu ya.. Adamın biri bir gün kırlarda gezerken kozasından çıkmaya çalışan bir kelebek görür. Kelebek çırpınmaktadır ama bir türlü çıkamamaktadır kozadan. Adam iyilik yapmak ister. Elleriyle açar kozayı ve kelebeği dışarı çıkarır. Sonra uçmasını bekler. Kelebek bir iki çırpınır ama kanatlarını oynatamaz ve kalakalır olduğu yerde. Adam bilmez ki; kelebeğin uçabilmesi için koza içinde çırpınması ve bu sayede de kanatları uçuracak öz suyun salgılanması gerekir. O zorluk aslında kelebeğin uçuş biletidir aynı zamanda. İyilik yapmak isterken, aslında kötülük yapmış olur böylece adam kelebeğe. İnsanoğlu nerede bir sıkıntı veya zorluk ulaşsa kendine veya sevdiklerine, onu yok edip kaldırmak ister. Nerede sıkıntı varsa, orada huzur yok zanneder. Huzuru bollukta ve rahatta arar. Hatta daha da ileri giderek, her şeyi yoktan var edenin, neden zorlukları da yok etmediğini, oysa istese her şeyi yapabileceğini, sıkıntıları, musibetleri engelleyebileceğini söyler ve anlam veremez...

Kur'an Garip Kalmasın

Resim
"Hayır ve bereketi ne muazzamdır o Zatın ki bütün ins ve cinni uyarsın diye o has kuluna doğruyu eğriden ayıran Furkan'ı indirdi." Furkan Sûresi, 1. âyet ... Önündeki Kur'an'ı göstererek "Bu kitabın dili sence hangi dil" diye sordum. "Bilmem ki" dedi. İnsanların konuştuğu dilleri sordum, saydı: "Fransızca, İngilizce, Almanca, Rusça ...." "Bu kitabın dili de Arapça" dedim ve "Sence neden olabilir?" diye sordum sonra.  "Dünyadaki Müslümanların çoğu Arap olduğu için mi acaba?" dedi. Gülümsedim verdiği cevaba. "Onu bize öğreten peygamberi, Arap asıllı olduğu için olamaz mı acaba?" Böyle deyince doğruladı beni. "Peki" dedim "Kimin kitabı biliyor musun?" Aslında belki de çok iyi bildiği bir şeydi. Ya da şimdiye kadar hiç aklına gelmemişti kimin kitabı olduğu. Kur'an'dı sonuçta. Önemli bir kitaptı. İçinde her ne kadar anlaşılmaz sesler, kelimeler olsa da.  Şimdi ...

Bereketli Olsun

Resim
Güneşin sıcağını iyiden iyiye hissettirdiği bir gündü. Tarlada iki büklüm olmuş, ürünlere zarar verebilecek otları ayıklamaya çalışan amcaya seslendi: "Bereketli olsun amca, kolay gelsin." Sonra yanındaki termostan bir bardak soğuk su döktü yaşlı adam için, belki susamıştır, diyerek. Yaşlı adam mutlulukla aldı ikram edilen suyu, kana kana içti. Nasıl da susamıştı. Susuzluğunu gören Rabbi, ayağına kadar getirmişti su kaynağını. Hamd O'na, şükran O'na. Sonra delikanlıya seslendi: "Ömrün, vaktin, zamanın, gençliğin bereketli olsun. Her tuttuğun su gibi aziz, su gibi bereketli olsun" .... Bereket kelimesi dilimizde sıkça kullandığımız bir kelime aslında. Mübarek de bereketli demek. Sayacak olsak, mübarek yani bereketli olan, öyle olduğu kabul edilen çok şey var. Bir de bereket duaları var tabii. Peki nedir bereket? Şöyle tanımlanıyor bereket kelimesi İslam Ansiklopedisi'nde: "Bereket kelimesinin masdarı olan bürûkün asıl anlamı “devenin bir ...

Unutmak

Resim
"Görmez misin ki Allah göklerde ne var, yerde ne varsa bilir? Bir araya gelip gizlice fısıldaşan üç kişinin dördüncüleri mutlaka Allah'tır. Beş kişi gizli konuşsa altıncıları mutlaka Allah'tır. Bundan ister daha az, ister daha çok olsunlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka O, kendileriyle beraberdir. O, ileride kıyamet gününde, yapmış oldukları işleri onlara tek tek bildirecek, (dilerse karşılığını da verecektir). Şüphesiz ki Allah her şeyi bilir." Mücadele Suresi, 7. Ayet Münafıkların durumunu anlatan bu ayet ne kadar etkileyicidir aslında. Yalnız olduklarını zanneden, nasıl olsa bizden başka kimse yok, diyerek planlar, komplolar yapan, kendi aralarında fısıldaşan insanların hezeyanını anlatır. Oysa onlar farkında olmasalar da, bir Gören, Duyan ve Bilen vardır her şeyin ötesinde..  "Görmez misin ki?" ifadesi ile önce bir  silkeler,  kendine getirir ayet. Sonra da "Allah her şeyi bilir?" diyerek nokta koyar. Okurken bir...

Kafes

Resim
📌Kendime yazılarda bugün.. 🧕💐 ⏳ Dar zamana hapsolmuşuz.. Geniş zamanı bilemiyoruz. Üç boyutlu bir hayatta, boyutlar üstü olanı anlayamıyoruz.. O yüzden de kafesimizde özgürmüş gibi davranıp, hem geçici olanla mest oluyoruz hem de hep bana hep bana, deyip sahte bir özgürlükle etrafımızdaki her şeye hükmetmeye, sahip olmaya çalışıyoruz.. Gözler asıl olanı, hakikati görmüyor.. Ruhlar kararmış, asıl hissetmesi gerekeni hissetmiyor.. En büyük mutsuzluk sebeplerinden biri de beklentileri yüksek tutmak belki de o yüzden. Sınırların farkına varamamak. Kafesin içinde iken, kafesin dışında olanlara ulaşmaya çalışmak. Elinde olana değil de olmayana bakıp hayıflanmak.. Öyle ya.. Tek oyuncakla mutlu olabilen bir nesilden, dünyaları da elde etse mutlu olamayan bir nesile dönüştü insanlık.. Bencillik, elindekiyle yetinmeme, dünyalık edinme hırsı, hem mutsuz hem de ruhsuz yaptı insanları maalesef.. Ve mutlulugu unuttuk.. Ya da mutlu olabilmeyi ve kalabilmeyi.. Oysa mutluluk bir gülüşte,...

Rızık Dediğin

Resim
🥀 "Rızık denince aklına yiyecek ve içecek şeyler gelenin aklına şaşarım. Allah’ım akıl, irade, ahlak ve şeref rızkımı bol eyle." Hz. Aişe ranh. 🥀 Rızkın belki de en güzel tanımı bu. Ama nedense aklımıza hep maddi şeyler gelir rızık deyince. Sonra da nefis başkalarına kıyaslamak için üfler durur içimizden. Hep başkalarına özendirir. Oysa sahip olduğumuz her şey bir bakıma Allah'ın rızık olarak bize takdir ettiği değil midir? 🥀 Sağlık, akıl, irade, ahlak, şeref, haysiyet, ilim, eş, evlat.. Hatta sevgi de rızıktır, sevilmek de... Ne güzel demişti Efendimiz (sas): "Ben Haticemin sevgisi ile rızıklandırıldım." diye.. O zaman "Eğer, Allah Teala seni, herhangi bir müslümanı sevmekle rızıklandırırsa, sen de bunun elden gitmesini önlemek için çok çaba göster!" Hz. Ömer Çünkü sevgi ve dostluk en güzel rızıktır bilene.. 🥀 Bil ki "Kazanç iki çeşittir. Mal ve evlat dünya kazancı, salih amel ise ahiret kazancıdır Allahu Teala bazı kullarına bu i...

Bir Takvim Hikayesi

Resim
⏳ Yılların çabucak geçmesini ve bir an önce kocaman sayılı yıllara yetişmeyi istediğimiz zamanlardı. O yıllarda, her yeni yıl öncesinde tatlı bir heyecan sarardı içimi. Biraz ilginç ama takvim heyecanı da diyebilirim belki buna. 🥰 Sürekli bakıp durduğum ve belki de çocuk aklıyla artık sıkıldığım takvim miadını doldurmuş olurdu çocuk zihnimde. Yerine yenisi gelmek üzere, Aralık ayında çeşit çeşit takvimler kendini göstermeye başlardı. Masa takvimleri, ajandalar, her bir ay için harika resimlerin olduğu duvar takvimleri.. Kimi hepsinden alırdı, kimi sadece ihtiyacı olanı. Bazen de hediye gelirdi. Yapraklı duvar takvimlerini işi bitince atmaz, kitap defter kabı yapardık. O kadar yakışırlardı ki.. Ama bizim en çok kullandığımız takvim, yapraklı günlük takvimler olurdu. Memleketin tek kırtasiye, kitap, gazete satılan dükkanı, Gazeteci Osman Amca'ya gider, kendimce kartonu yani manzarası en güzel olanı seçer, heyecanla eve gelirdim. Sonra da onu en güzel kurdele ile ...