Göç
"Düşünseler şunu da anlarlardı ki: bu dünya hayatı geçici bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir ve ebedî âhiret diyarı ise, hayatın ta kendisidir. Keşke bunu bir bilselerdi!" Ankebut, 64 Nerede çiçeklerle dolu balkon, bakımlı bir bahçe görsem, içim şenlenir, hayat kokusu alırım. Yaşanmışlığın belki de en görünen hali.. Diger taraftan da, niyeyse, sahipleri aklıma gelir. Sanki oldukları yere saplanıp kalmışlar gibi hissederim. O cılız kökleri ile seni bulunduğun yere ya da dünyaya bağlamanın en küçük halidir çünkü o narin bitkiler, güzel çiçekler. Dünya ve insan arasındaki en küçük göbek bağı.. Bırakıp gidemezsin.. Gitsen bile aklın kalır.. Yeşil olması, çiçek açması, kısacası yaşaması için, senin ona hizmet etmen gerekir çünkü. Sulaman, bakımını yapman gerekir. Ya çiçekleri kurumuş, solmuş , evler, bahçeler.. İçi boş pencereler.. Terkedilmişliğin de ötesinde, bir yere ait olamamanın ya da bulunduğu yerden göçüp gitmenin adı değil midir? Bir çiçe...